Sahada işler iyi gitmiyorsa, tribünlerde de huzur yoktur. Bunun en canlı örneğini geçtiğimiz hafta sonu Altay ve Göztepe'nin oynadığı maçlarda yaşadık. Altay cephesinde, teknik adam değişikliği tartışılırken, Göztepe cephesinde de kadro tercihleri maçlara damgasını vurdu. Altay'ın, işler iyi giderken teknik adam değişikliğine gitmesi, 0-0 biten Cizrespor maçının önüne geçti. Maçtan sonra taraftarlar dakikalarca "Altay'ın çocuğu Serdar Sabuncu" diye tempo tutup Özgür Doğramacı'yı da istifaya çağırdılar. Doğrusu, Serdar hocanın gönderilmesi konusunu biz de basın tribününde aramızda tartıştık ama sorunun cevabını bulamadık. Yeni Asır'da maçı yorumlayan sevgili kardeşim Yalçın Küçükdamar da ''Altay'a yeni hoca gerek" başlıklı maç kritiğiyle soruna damardan girdi. Göztepe ise Doğanlar Stadı'nda büyük taraftar desteğine rağmen istediği oyunu da oynayamadı, istediği skoru da alamadı.
HOŞGÖRÜMÜZ SONSUZDUR
Okan hocanın kadro tercihlerine saygı duysak ta ilk yarı boyunca devamlı yana ve geriye oynayan Segbefia'yı dışarı almak için devrenin bitmesini beklemesi çok tartışıldı. Tribünlerde tartışılan bir diğer konu da M.Erdem Uğurlu gibi bir yeteneğin hiç düşünülmemesi idi. Maçı yöneten hakem Bitigen'in rakibin başvurduğu zaman çalmaya gösterdiği hoşgörüye sinirlendiler ve oyundan düştüler. Göztepe kadrosu bu tuzaklardan kurtulacak güçtedir. Gönlümüz, İzmir takımlarının şampiyonluklar yaşamasını istiyor. Eleştirilerimiz sınırlı, hoşgörümüz sonsuzdur. Bu nedenle sorunları içlerinde tartışıp cevap bekleyen sorulara cevaplar ve çözümler üretsinler, hepsi bu.