İzmir'de geçirdikleri rahatsızlıklar nedeniyle yaşamalarına mucize gözüyle bakılan iki kişinin hikayesi başka hastalara da ilham verecek cinsten.
Doğuştan beyin felci (serebral palsi) hastası Süleyman Eczacıbaşı İlköğretim Okulu öğrencisi 11 yaşındaki Berke Acar ise iki yıl önce Özel Ata Sağlık Hastanesi'ne fizik tedaviye başladı. Haftanın 4 günü hem okula hem de hastaneye giden Berke, sağ ayak ve elini kullanmak için azimle çalıştı. Hastanede bir saatlik rehabilitasyon sürecini evde de sürdüren Berke iki yılda azmiyle bir mucizeyi gerçekleştirdi. Tedaviden önce eliyle bardak tutamayan Berke, şimdi arkadaşlarıyla tokalaşıp yazı yazabiliyor. Berke'nin fizyoterapisti Merve Örmeci, "Berke iki yıllık rehabilitasyon sürecinde azmi, ailesinin ve bizlerin desteği ile çok iyi bir gelişme kat etti. Onun azmi, başarısı bizi de çok mutlu ediyor" dedi. Gelecekte savcı olmak isteyen Berke, artık çok mutlu olduğunu belirterek futbol bile oynamaya başladığını söyledi.
DRAM ÜSTÜNE DRAM
İzmir'de emekli yönetici olan Yalvaç Aysu ile Yakut Aysu'nun oğulları Yarkın Aysu, 15 Şubat 1977'de dünyaya geldi. Doğduğu gün idrar yapma sorunu nedeniyle sünnet edilen Yarkın, üç günlükken ateşlendi, sarılık başladı.
Yarkın'a karaciğer hastalığının habercisi olan yüksek bilirubin değerleri nedeniyle fototerapi (ışık tedavisi) yöntemi uygulandı. Yarkın'ın yıllarca fetoterapi cihazına bağımlı yaşamak zorunda kalacağı ise karaciğer tarafından üretilen bir madde olan bilirubinin parçalanamaması sonucu ortaya çıkan bir kalıtsal bozukluk olan Cligger-Najjar sendromu tanısıyla kesinleşti. Ankara'da Prof. Dr. Çiğdem Altay'ın tedavisi altına giren Yarkın ve ailesi için zor yıllar başladı. Aile, karaciğerde bulunması gereken bir enzimin eksikliğinin neden olduğu hastalığın kesin tedavisinin olmadığını, koruyucu tedavi olarak fototerapi cihazının kullanılması gerektiğini öğrendi. Ve Aysu çifti bugün de hala süren oğullarını yaşatma mücadelesini başlattı. İzmir -Ankara arasında sayısız gidişgelişlerin yanı sıra Yalvaç Aysu, oğlunu iyileştirebilmek için literatürler taradı, yabancı doktorlarla da iletişime geçti, alternatif terapi uygulaması bile geliştirdi. Yarkın evde oluşturulan fototerapi ünitesinin altında yıllarca gözünde koruyucu bant, üzerinde sadece tek külotla uyudu. 'Sapsarı' bir çocuk olması yüzünden okulda arkadaşlarının, velilerinin reddiyle de karşılaşan, bu sorun anne babasının uğraşmak zorunda kaldığı onlarca sorundan biri olan Yarkın, özel bir okulda lise ikinci sınıfa kadar eğitimini sürdürdü. Ancak yüksek bilirubinin beyin hücrelerine hasar vermeye başladığının ortaya çıkmasıyla bu kez karaciğer nakli gündeme geldi. O dönemde düzenlenen kampanyalarla Yarkın'a nakil için gerekli destek sağlanırken, talihsiz genç tıpta bir ilk olacağı için kısa sürede Almanya'da nakil operasyonuna alındı. Bu operasyonun da üzerinden tam 23 yıl geçti. 6 ay ömür biçilen Yarkın bugün 40 yaşına gelirken, anne babası ve kız kardeşi Yasemin Aysu'nun (37) yaşadıkları tüm olumlu, olumsuz deneyimler, engeller, kazanımlar, mucizeler, maddi manevi sorunlar, çaresizlikler, isyanlar, umut edişler, her an kaybetme korkusu yaşadıkları evlatlarıyla geçirdikleri 40 yıl, Yalvaç Aysu'nun 'Mucize oğlum hala yaşıyor' adını verdiği kitapta toplandı.