İş Yatırım Genel Müdürü İlhami Koç, birçok kriz görmüş tecrübeli bir yönetici... Ama onun bile son krizden çıkardığı çok önemli dersler olmuş. İlk kez tek haneli faiz ortamında çalışmaya başlayacaklarını belkirten Koç, "Eskiden yüksek faize paranızı koyup, akşam yastığa başınızı rahatça koyabiliyordunuz. Şimdi iş yapmak zor" diyor. İşte Türk finans piyasalarının en etkili isimlerinden olan İlhami Koç'un kriz ve sonrasına ilişkin değerlendirmeleri:
Tam bir yıl önce yine bir bayramda kriz çıktı. Nasıl bir bayram geçmişti sizin için? Lehman Brothers iflas ettiğinde bayram zamanıydı... Bayram, bayram gibi geçmemişti. Yabancı bankalarda güven sorunu ortaya çıkmış; kredi kanalları kapanmaya, işlem limitleri indirilmeye başlanmıştı. Buna karşılık, Türk bankacılık sistemi küresel krize güçlü girdi. Hatta bazı yabancı bankacılarınmevduatlarını Türkiye'y getirmeye çalıştığını görmüştük.
Lehman iflas ettiğini duyduğunuzda ilk yaptığınız ne oldu? Lehman battığı gün yaptığımız ilk iş hangi bankada ne kadar riskimiz olduğunu ortaya çıkarmak oldu. Biz yatırım kararlarında muhafazakar bir kurumuz. Ayrıca, güçlü bir risk yönetimi birimimiz var; risklerimizi zaten yakından takip ediliyorduk. O nedenle, ayrıca bir tedbir almamıza gerek kalmadı.
ABD özellikle Lehman'ın iflasına izin verilmesi çok tartışıldı. Sizce de Lehman kurtarılmalı mıydı? Siyasetçi açısından bir kurumun kurtarılmasına karar vermek çok zor bir karardır. Bir ABD'li siyasetçi için bu çok daha zor bir karardır. Çünkü ABD, serbest piyasa ekonomisinin en katı uygulandığı ülke ve sistem serbest rekabet üzerine kurulu. Bir şirketin devlet tarafından kurtarılması sistemin özüne aykırı. Bu krizde ABD'de sayıda banka iflas etti. Lehman'dan önce Bear Stearns batmıştı. Ama onun batışı sistemik bir sorun ortaya çıkarmamıştı. Eğer Lehman kurtarılsaydı, bu kez 'Bear Stearns neden kurtarılmadı?' diye sorulacaktı. Ancak, Lehman'ın batışı sistemde düşünülenden daha büyük sorunlar çıkardı. Bu aşamadan sonra büyük finansal kurumların iflasına izin verilmesinin sadece ABD'de değil, genel olarak dünyada sistemik risklere yolaçabileceği görüldü. Bazı bankalar diğeriyle birleştirildi. Bazılarına özel fonların bazılarına da devletin özkaynak koyması sağlandı. Eğer AIG gibi bir sigorta şirketinin iflasına izin verilseydi, sistem açısından çok ağır sonuçlar doğabilirdi. Bundan sonra başka bir tartışma konusu çıktı: Artık, batırılmasına izin verilmeyecek kadar büyük kurumlar olmalı mı?
Birçok kriz gören tecrübeli bir yöneticisiniz. Bu krizden çıkardığınız dersler neler oldu? Çıkarılacak çok ders var. Öncelikle, tek tek finansal kurumlardaki risklerin izlenmesi yetmiyor; sistemik riskin de ölçülmesi gerekiyor. Bu krizle, küçük olduğu düşünülen bazı risklerin başka riskleri tetikleme özelliğine sahip olduğu, küçük risklerin küresel risklere neden olabileceği görüldü. Serbest piyasa ekonomisinin "sihirli eli"nin zaman zaman doğru çalışmayabildiği bir kez daha anlaşıldı. Bu da, mali piyasalarda daha sert düzenleme anlamına geliyor.
Bir piyasa profesyoneli olarak ilk kez tek haneli faiz ortamında yöneticilik yapıyorsunuz. Bu sizler için zor bir ortam olsa gerek? Bugüne kadar tasarruf sahibi açısından işler gerçekten çok kolaydı. Parayı hazine kağıtlarına koyuyor, yüksek fazi alıyor, başımızı yastığa rahatça koyuyorduk. Artık işler değişti. Yatırım danışmanı, portföy yöneticisi farklı yatırım araçlarına doğru yönelmek zorunda. İlk yönelim zaten hisse senedi tarafına oldu. Yatırım araçları açısından çok çeşitliliğe sahip bir ülke değiliz. Özel sektör tahvil piyasasını ge. Opsiyon piyasalarımızın gelişmesi lazım. Çok acı ama Türk finansal ürünleri üzerinde opsiyon piyasası ülkemizde değil Londra'da oluştu.
Yeni araçlar deyince, halka arz piyasası ne zaman açılabilir? Geleneksel olarak, bu pencerenin yılda bir kaç kez ve genellikle bahar ve sonbahar aylarında açılması beklenirdi. Küçük tutarlı halka arzlar her zaman yapılabilir. Ancak, büyük arzlar 2010 yılının
ilk çeyreğinden itibaren hazır olabilir.
Kriz öncesinde olduğu gibi yine finansal piyasalarda denetimler tartışılıyor. Finans sistemine regülasyonların artırılması gerektiği konusunda herkes mutabık gibi... Finansal piyasalarda, bir dönem "deregulation" ana eğilimdi. Finans sistemi o kadar hızlı gelişiyor ki, yasal düzenlemeler bunların hep gerisinde kalıyor, ayak uyduramıyor. Bu nedenle, daha az ve esnek düzenleme yapılması esas haline gelmişti. Bu krizle, finans piyasalarındaki deregülasyonun sürecinin çok ağır bir darbe aldığı bir gerçek. Serbest rekabet elbette çok önemli ama yeni ve daha sert düzenlemelerin getirilmesi gerektiği de ortada. Ancak, düzenlemelerin ve denetimin niteliği çok önemli. Örneğin, kriz öncesinde "hedge fonlar"daki denetimsizliğin ciddi sorunlara yolaçabileceği tartışılıyordu. Çok ilginçtir ama bu kriz tamamen denetimsiz olan hedge fonlar yüzünden değil, sürekli denetim altında olan büyük mali kurumlar nedeniyle çıktı. O nedenle tek başına regülasyon ve denetim de yeterli olmayabiliyor. Bu konunun enine boyuna tartışılması gerekecek.Tartışılmaya başlandı da...
Lehman'ın batışından, yani krizin miladı sayılan tarihten bu yana tam bir yıl geçti. Makro ekonomik cephede krizin geldiği safha tartışıladursun, finansal piyasalar her şeyi unutmuş gibi görünüyor. Özellikle İMKB'de yükselişi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yılın başında hisse senetlerinin iyi performans göstereceğini düşünüyorduk. En az 1 yıl beklemek kaydıyla hisse senetlerinde alım tavsiyesi yapmıştık müşterilerimize. O dönemde endeks 25 bin seviyelerindeydi. İMKB-100 endeksinin 47 binli seviyelere ulaşması bizim için sürpriz değil. Bizim için sürpriz olan, endeksin bu yükselişi 8 ayda gerçekleştirmesi olması. Bunda özellikle faiz indirimlerinin beklenenden hızlı yapılmış olmasına etkili oldu. Faizlerdeki hızlı düşüş, yerli yatırımcıyı borsaya yöneltti. Ardından yabancı fonların girdiğini gördük.
Peki bu yükseliş kalıcı olabilecek mi? Biz şu anda 2010 ve sonrasının senaryosunu fiyatlıyoruz. 2009 yılındaki küçülmenin ardından, 2010'da ekonominin yüzde 3 büyüyeceğini, ekonominin kriz öncesi büyüklüklerine ise ancak 2011'de ulaşılabileceğini öngörüyoruz. Piyasadaki fiyatlamalar da bu senaryoyu yansıtıyor. Ekonomide dibi gördük ve yavaş da olsa toparlanıyoruz. Eğer bu toparlanmanın hızı artarsa, borsadaki fiyatların daha da artması beklenir. Bu senaryo devam ettiği sürece yükselişin devam edeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle, hisse senetlerinde tavsiyemiz 'Biriktir' şeklinde. Yani satışlar geldikçe seçici alım yapılmasını öneriyoruz. Başka bir deyişle, piyasalar, 'W' tipi toparlanmayı fiyatlamıyor. Eğer 'W' olursa o zaman hisse fiyatlarını daha aşağıda göreceğiz.