Sanayileşmiş ve gelişmekte olan 20 büyük ülkenin liderleri ABD'nin eski çelik kenti Pittsburg'daki zirvede küresel ekonomik krize karşı mücadelenin kazanıldığını ilan etti. 2 Nisan'da Londra'da yapılan zirvede alınan ekonomik canlanma için gereken önlemlerin alınması, finansal sistemin onarılması, küresel kredi akışının korunması gibi önlemlerin işe yaradığını belirten liderler, normalleşme duygusunun rehavete yol açmaması gerektiği uyarısında bulundu. Krizden çıkış ve krizin bir daha tekrarlanmaması için atılacak adımları tartışan liderler ekonomik toparlanma sağlamlaşıncaya kadar teşvik paketlerinin sürdürülmesine ve daha sonra doğru zamanda koordine şekilde sona erdirilmesine karar verdi. Liderler ekonomik krize yol açan nedenler arasında yer alan dengesizliklerin giderilmesi için reformlar yapılması için de uzlaşmaya vardı. Bu çerçevede ülkelerin dış ticaret açıklarının düşürülmesi, bütçe açıklarının daraltılmasına yönelik hedeflerin formüle edilmesi konusunda da görüşbirliğine varıldı. Bu çerçevede yüksek miktarda cari fazlası olan ülkeler büyüme için yerel kaynaklarını güçlendirecek, büyük açıkları olan ülkeler ise özel tasarrufu destekleyecek adımlar atacak.Söz konusu uygulamalar arasında, bir ülkenin, bir diğeri tarafından izlenmesi, kontrol edilmesi de bulunuyor. Ancak önlemler arasında hedefi tutturamayan ülkenin cezalandırılması gibi bir yöntem sözkonusu değil. Zirvede alınan önemli kararlardan biri de G-20 ülkelerinin küresel ekonominin düzenlemesinde daimi kuruluş olarak rol alması oldu. Böylece küresel ekonominin patronunun kim olacağı tartışmalarına da nokta konurken, gelişmiş ülkelere de daha fazla söz hakkı tanındı.
FİNANS İÇİN SERT KURALLAR
Liderler, Almanya ve Fransa'nın üzerinde ısrarla durduğu finans sektöründeki aşırılıkların dizginlenmesi ve bankaların kayıplarını karşılaması için ne kadar sermaye tutması gerektiği konusunda sıkı kurallar getirilmesi için birlikte çalışma konusunda anlaştı. 2012 yılının sonuna kadar bankacılık sektöründe sert kurallar uygulanması kararlaştırıldı. Bankaların, gerekli olduğunda kredi vermeyi desteklemesi için karlarının büyük bölümünü tutması gerektiği vurgulanan metinde, liderlerin, kötü performans halinde yapılan ödemelerin geri alınması, bazı primlerin hisse senedi olarak ödenmesi ve düşük sermayeli bankalarda primlerin gelirin yüzdesine göre sınırlandırılması gibi fikirleri desteklediği kaydedildi.
