Babacan, TRT 2'de katıldığı bir programda, IMF-Dünya Bankası yıllık toplantılarındaki görüşmelerine ve toplantılarda alınan kararlara ilişkin bilgi verdi.
Babacan, G-20'de alınan kararların, IMF-Dünya Bankası toplantıları kararlarının zeminini oluşturduğunu belirterek, toplantılardaki öncelikli ana gündem maddesinin küresel finans sistemi olduğunu ifade etti.
Bugünkü dünya ekonomik yapısında hiçbir ülkenin başka yerlerdeki gelişmelere karşı korunaklı olmadığına, özellikle de sistem açısından önem taşıyan ekonomilerde bir sorun meydana gelmesi halinde dünyada bundan etkilenmeyen ülke kalmadığına işaret eden Babacan, bu nedenle gelişmekte olan ülkelerin de gelişmiş ülkelerdeki uygulamalarla alakalı bir söz sahibi olması gerektiğini söyledi. Babacan, ''Son krizi değerlendirin. Türkiye'nin herhangi bir kabahati, eksiği var mı? Yok. Türkiye gibi pek çok gelişmekte olan ülkelerin de hiçbir kabahati, kusuru yok. Bu tamamen gelişmiş bazı ülkelerde yapılan hataların sonucunu kendi ülkemizde yaşıyoruz ve bir bedel ödüyoruz. Bunu ödememek, bundan sonra bu hataların tekrar edilmemesi için alınacak kararlarda bizlerin de söz sahibi olması büyük önem taşıyor'' dedi.
Toplantılarda, gelişmekte olan ülkelerin uluslararası kuruluşlar daha adil temsil edilmesiyle alakalı kararlar da burada alındığını bildiren Babacan, işsizlik ve çevre konusunun da tartışılan konular arasında yer aldığını belirtti.
Babacan, IMF Başkanı'nın, ''Türkiye'nin kotası artırılacaktır, müzakereler sürüyor'' ifadesinin hatırlatılarak, ''Bunu hangi noktaya getirebildik?'' sorusu üzerine, bununla ilgili G-20'de bir çerçeve karar alındığını belirterek, şöyle devam etti:
''Burada o kararlar tekrarlandı, daha geniş zeminde. Bu bir çerçeve karar. Bu karar ne diyor? Şu anda hak ettiğinden fazla temsil edilen ülkelerden alacağız, hak ettiğinden daha az temsil edilen ülkelere bu hisseleri vereceğiz. Karar bu ancak bunun formülasyonu, bunun hesabı daha sonraki aylarda netleşecek. Prensip karar alındı, çerçeve karar alındı. Bizim hissemiz şöyle ya da böyle artacak. Ama ne kadar artacağıyla ilgili bir miktar daha müzakereler devam erecek. 2011'in başlarında bu konuyla ilgili nihai adım atılmış olacak.''
''GELECEK YIL İŞSİZLİK ORANLARI TEDRİCİ OLARAK İNMEYE BAŞLAYACAK''
Babacan, Türkiye'nin bu krizden en çok etkilenen kanalının ticaret olduğunu vurguladı.
Ekonomik yavaşlama gerçekleşirken bir yandan da nüfusun artmaya devam ettiğini ifade eden Babacan, şunları söyledi:
''2008 sonundaki milli gelirimizden bu sene yüzde 6 aşağıya ineceğiz. Gelecek sene o indiğimiz noktadan 3.5, daha sonra 4. Bir bakıma 2011 yılının sonunda 2008 sonundaki milli geliri ancak yakalayacağız. 3 yıla mal olacak bu kriz bize. Yani bir bakıma 3 yıl sonra başladığımız noktaya geri dönebileceğiz. Ama bu arada nüfus artışı durmuyor. Gençlerimiz okullardan mezun oluyor, iş gücüne katılıyorlar. Bir bakıma ekonomide 3 yıllık böyle bir dönem yaşarken, bir yandan da iş gücüne katılım devam ediyor.''
Babacan, geçen yıl yüzde 11 olan işsizlik oranını bu yıl yüzde 14,8 olarak beklediklerini belirtti.
Gelecek yıl büyümeyle beraber işsizlik oranlarının da tedrici olarak inmeye başlayacağını beklediklerini belirten Babacan, 2012 yılında da şu anki projeksiyona göre işsizlik oranının yüzde 13,5 olarak tahmin ettiklerini söyledi.
IMF GÖRÜŞMELERİ
Babacan, Türkiye-IMF görüşmelerine ilişkin olarak da şunları kaydetti:
''IMF ile görüşmelerin nerede olduğu bellidir. Bu görüşmeleri ben yürütüyorum. Görüşmelerin hangi noktada nasıl olduğunu bilen bizim taraftaki kişi sayısı çok çok az. Yani işin içinde olmayanların söylediği şeyleri tamamen iskonto etmemiz gerekiyor. Burada önemli olan şudur. Bu toplantılar bittikten sonra Türkiye ile IMF'nin teknik bazda istişareleri, müzakereleri devam edecektir. Herhangi bir gelişme olduğu zaman da bununla alakalı açıklamayı yetkili kişiler yapacaktır. Yetkisiz ya da işin içinde olmayan kişilerden gelecek açıklamalara da kesinlikle itibar etmemek lazım.''
