Kadınlara yönelik zaman zaman ölümle sonuçlanan fiziksel şiddet giderek daha fazla medyada gözler önüne serilirken, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD), ev dışında çalışan veya çalışmayan hemen bütün kadınların maruz kaldığı "ekonomik şiddeti'' yayımlanmasını sağladığı bir kitap ile ortaya koydu. Yazar ve gazeteci Filiz Bingölçe'nin 55 kadın çalışan ile görüşerek hazırladığı kitap, aile içinde geleneksel, dinsel veya "sevgi-güvenbağlılık'' gibi gerekçelerle miras, mal edinme gibi haklarını tam olarak kullanamayan kadınların, ev dışında çalıştığı zaman da erkek meslektaşlarına göre düşük ücretlendirildiğini gösteriyor. İşçiler yanında, kadın hafız, kadın ölü yıkayıcısı, kadın şarkıcı bile erkek meslektaşlarına göre daha az ücret alıyor. Evli olmak farkı kapatmıyor.
TAPU EDİNME İZİNLE
Eğitim görmüş memur kadınların bile ilk yıllarda maaşlarını aldıkları ATM kartlarını ya babasına ya da kocasına vermiş olması dikkat çekiyor. Yine bu kadınların, günlük harcamaları yapabilmelerine karşın, aile yatırımları konusunda söz sahibi olmadıkları belirleniyor. Evlerinin tapusuna, ancak adlarına kredi çekilmişse veya kocası uygun görürse sahip olabiliyorlar. "Türkiye'de Kadına Yönelik Ekonomik Şiddet; Süper Kadın Süper Zor'' adlı kitabının tanıtımı amacıyla, Yazar Filiz Bingölçe ve EMD Başkanı Özlem Doğaner, basın toplantısı düzenledi. Özlem Doğaner, kadına yönelik fiziki şiddetin medyada sergilenmesine karşın, ekonomik şiddetin çoğu zaman gözardı edildiğini söyledi. Doğaner, "Dünya, bu süper kadınların emekleri ile dönüyor, ama dünya toplam gelirinden kadınlar ancak 10'da biri kadar pay alıyor'' dedi.
200 BİN ÖLÜ YIKAYICISI VE HAFIZ KADIN VAR
Filiz Bingölçe ise kadının maruz kaldığı ekonomik ayrımcılığı "aile içi ve çalışma hayatındaki ekonomik şiddet'' olarak ayırmanın mümkün olduğunu, ev dışında ekonomik şiddetin ikiye katlandığını söyledi. Kitabında, Türkiye'de 200 bin dolayında kadının ölü yıkayıcısı, mevlithan, hafız olarak çalıştığı bilgisine yer veren Bingölçe, bu mesleklerin kadınlar açısından diğer mesleklere göre daha prestijli kabul edildiğine işaret etti. Hâlâ kadının esas işinin annelik, ev kadınlığı olarak görüldüğünü, bu nedenle aslında ev dışında çalışan kadının "çifte mesai'' yaptığını kaydeden Bingölçe, "Kapitalizm, kadının önüne 'çocuk da yaparım kariyer de' diyerek bir idol koyuyor. Bu da kadının daha fazla hırpalanmasına yol açıyor" dedi.