Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, 2009'un son günlerinde Dubai'ye yaptığımız seyahatin dönüş yolunda Türk dizileri ve filmlerinin Körfez ülkeleri, Türk Cumhuriyeti, Kuzey Afrika ve Balkanlar'da çok büyük ilgi gördüğünü bu ilgi fırtınasını Türk ihracatçısıyla buluşturup bir sinerji yaratarak Türkiye'nin gelirlerini artırmayı planladığını anlatmıştı. Üç hafta sonra Çağlayan İstanbul'da bölge coğrafyasındaki halkları dahi ekrana kilitleyen dizilerin yapımcısı ve senaristleri ile film yapımcı ve yönetmenleriyle geniş katılımlı bir toplantı düzenledi.
REKLAM YASAĞI KALKIYOR
Bakan Çağlayan, konuşmasında örtülü reklam denilerek dizi ve filmlerde markaların üzerinin kapatılması konusundaki yasakları ortadan kaldıracak yasa tasarısının Başbakanlığa geldiğini, Bakanlar Kurulu'nda görülüşeceğini açıkladı. Bölge ülkelerine dizi ve dizi ürünlerinin ihracatı şeklinde formüle ettiği planları ise sektör temsilcilerinin fazla dikkatini çekmedi. Sektör temsilcileri daha içsel sorunlarını anlattı. Film Yönetmenleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Erden Kıral, Avrupa ve ABD'nin kültürel egemenliğini film endüstrisi ile sağladığını, New York, Paris, Roma gibi şehirlerin bu sayede marka olduğunu söyledi. Kıral, sinemanın yaratıcı endüstri kapsamında değerlendirilmesini önerdi.
'BELLUCİ'YE TÜRK ZEYTİNYAĞI İLE YEMEK YAPTIRABİLİRİZ'
Toplantıda,
ihracatçıların kurduğu fındık, tekstil, zeytinyağı ve makine tanıtım gruplarının başkanları da yer aldı. Başkanlardan "Balık, Türk zeytinyağı, fındığı, ev tekstili gibi ürünlerin tanıtımı yapılabilir" önerisi geldi. Film Yönetmenleri Derneği Başkanı ve yönetmen Mustafa Altıoklar da şu öneriyi getirdi: "Eğer getiri sağlamak istiyorsak Monica Belluci'yi oynatacağımız filmde Onu mutfağa sokup Türk zeytinyağıyla yemek yaptırabiliriz. Robert de Niro'ya Akşemsettin, Keanu Reeves'a Fatih Sultan Mehmet'i oynatarak bölgeye açılabiliriz."