Geçmişte Orkinos balığının da hiç satılmadığını, hatta kimsenin tezgaha koymadığını anlatan Yılmaz Gezici; "Türkiye'de suşi restoranları açılınca kıymete bindi. Somon havyarını kimse bilmezdi. Suşicilerinin gelmesiyle somon havyarı bu pazarda değerli oldu. Ayda 200 kilo satıyoruz" dedi. Bunun gibi çok örnek olduğunu söyleyen işadamı: "Eskiden sadece Mersin füme kullanılıyorken, yabancı şeflerin gelmesiyle beraber on çeşit füme kullanılmaya başlandı. Bir tarihte Çırağan Kempinski'nin aşçısı benden tarak eti istemişti. 250 kilo kadar. Maliyeti çok yüksek olduğu için 500 kilo getirdim. 250'sini sonra satarım diye düşündüm. Ama o 250 kilo tarak etini 1 yıl boyunca satamadım" diyor. Gezici, "Türkiye'ye ilk ıstakozu getirdiğimizde ayda 500 kg satabiliyorduk. Şu an haftada 1,5 ton satıyoruz.