Gelişmiş ülkelerde vergi en fazla yüzde 8
Bir şehrin hatta ülkenin ekonomik kaderini etkileyen hikâyeyi dinleyince merak edip Yalçın Hoca'ya sordum. "Bizde durum ne?" diye. Yalçın Hoca Türkiye'de sanat piyasasındaki canlanmanın olumlu fakat yetersiz olduğu kanısında. Şu andaki sanat kapasitesinin sadece yüzde 20'nin hareketlendirdiğini düşünüyor. Ve Kennedy'nin Amerikan sanat piyasasını canlandıran kanunun bir benzerinin Türkiye'de uygulanması taraftarı: "Koleksiyonerlerin sanata olan duyarlılıklarının artması ama devletin de bu işi teşvik etmesi lazım" derken gelişmiş ülkelerde en fazla yüzde 8 olan sanat vergisinin Türkiye'de yüzde 18 olmasına dikkat çekiyor ve bu yüksek verginin dezavantajlarını anlatmaya başlıyor: "Yüzde 18'lik vergi nedeniyle sanat eserlerinin çoğu kayıt dışı satılıyor. Öte yandan yatırımcı vergiden epey meblağ düşürüleceğini bilse daha fazla sanata yatırım yapar."
Demsa müzesi heyecan veriyor
İstanbul Modern'in işletmesinde sorunlar olduğunu düşünen Yalçın Hoca Pera, Sabancı, Borusan ve butik bir müze olan Elgiz Müzesi'nin çizgilerini ise başarılı buluyor. En çok da Demet Sabancı- Cengiz Çetindoğan çiftinin kuracakları müzenin kendisini heyecanlandırdığını da dile getiriyor: "Demsa çok iyi bir koleksiyon yapıyor. Ciddiyet ve bilinçle eser alıyorlar."
Değerini bulamayan sanatçılar kim?
Yalçın Hoca sanatçının var olan bir üslup içinde iyi işler yapmasının önemli olmadığı taraftarı. 'Fark yaratması' onun en önemli kriteri. Fark yaratan ama yeterince değerini bulamayan sanatçıları soruyorum, saymaya başlıyor: "Hepsini saymak olanaksız. Ama Fikret Mualla, Zeki Faik İzer, Sabri Berkel, Abidin Elderoğlu, Hakkı Anlı yeterince desteklenmeyen sanatçılar. Yüksel Arslan'ın çok iyi bir potansiyeli var. Adnan Çoker'in kurduğu dil çok özgündür ama yurtdışı ayağı yok. Burhan Doğançay'ın MoMA'da, Metropolitan'da yapıtları var."
Kötü heykeller temizlenmeli
Yalçın Hoca Türkiye'de heykelin hiç anlaşılmadığı görüşünde. Çok masraflı bir iş olması heykel sanatının bu topraklarda ileriye taşınamamasına neden olmuş. İlhan Koman, Kuzgun Acar gibi iyi heykeltıraşların varlığına dikkat çeken Sadak, İstanbul'daki kötü heykellerin de mutlaka temizlenmesi gerektiğini anlatıyor: "İstanbul'da o kadar çirkin heykel var ki. Korkunç. Abdi İpekçi'deki Abdi İpekçi'nin anısına yapılan heykel ne olayın ruhuna uygun ne de estetik. Kötü heykelleri temizlemeye kalksak ferahlarız.
İstanbul Modern sansür uyguladı
Yalçın Sadak'ın genç sanatçılar arasında desteklediği iki isim var. Bunlar Ahmet Güneştekin ve Bubi. Kısa bir süre önce İstanbul Modern Müzesi ile Bubi arasında bir gerginlik olmuştu. Yardım gecesi için Bubi'den eser isteyen müze, sanatçının oturaklı eserini almama kararı almıştı. Hoca'ya bu gerginlikte kimin haklı olduğunu soruyorum. Olayı tam bir 'sansür' olarak nitelendiriyor ve gerekçesini anlatıyor: "İstanbul Modern her yıl müzeye destek için gala gecesi yapıyor. Sanatçılara yapıt ısmarlıyor ve müzayedeyle bu yapıtlar satılıyor. Ismarladığı yapıtta hiçbir ön koşul da yok. Küratör ya da müze koşul koysa tamam bu sanatçıyı bağlar. Ama koymuyor. Sanatçı emek verip yapıtını bitirdiğinde ise 'Biz bunu nasıl sergileriz?' diyor. Bubi'nin yapıtının ortasında bir oturak bölümü vardı. Bu oturak Andy Warhol'a ve Marcel Duchamp'a göndermeydi. Ama İstanbul Modern Bubi'den oturak bölümünü kapatmasını istedi. Sonra da eseri kabul etmedi. Açıklama olarak da 'Bu müzenin tasarrufundadır' dedi. Ismarlama işin arkasında durmak lazım."