Cantimur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin 50 yılı aşkın süredir kredi almak için Uluslararası Para Fonu'na (IMF) ile stand-by anlaşması yaptığını anımsattı.
Türkiye'nin kredi aldığı zaman IMF'nin, ülke harcamalarına belli kıstaslar koyduğunu ve yasal düzenlemelerle sıkı takibe aldığını belirten Cantimur, şunları kaydetti:
"2002 yılında IMF'ye 23,5 milyar dolar olan borcumuz, 14 Mayıs itibariyle kapatıldı. Bugün Türkiye'nin IMF'ye bir kuruş borcu yok. Hatta Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi 5 milyar dolar önümüzdeki günlerde IMF'ye borç vereceğiz. Türkiye'nin ekonomik yapısı güçleniyor. Bugün Amerika ve Avrupa'ya bakıldığında krizlerin bitmediği görülüyor ama bu krizler Türkiye'yi teyet geçti. Gerek dış borcumuz gerek iç borcumuz, OECD'ye üye devletlerin çok altında. Bu OECD ülkelerinde devlet borcunun Gayri Safi Milli Hasıla'ya (GSMH) oranı en fazla yüzde 60 olması gerekir. Bu oran Türkiye'de ise yüzde 36'dır. Devletin bütçe açığının en fazla yüzde 3 olması öngörülürken bizde ise 1,6 oranında."
Cantimur, Türkiye'nin birçok gösterge açısından ciddi manada dünyanın güçlü ülkeleri arasında yer aldığını dile getirdi.
Türkiye'nin dünyada en gelişmiş 20 ülke arasında 17'nci sırada yer aldığını anımsatan Cantimur, "Şimdiki hedefimiz 2023'te ilk 10 ülke arasına girmek. Şu an ihracatımız 152,5 milyar dolar. Bu rakamı 500 milyar dolara çıkarmak için koyduğumuz hedef doğrultusunda çalışıyoruz. Gerek teşvik sitemi ile gerekse esnaf ve sanayicimizi desteklemek suretiyle ekonomimizi canladırmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
-"Para, güvenli liman arıyor"-
Cantimur, Fitch'in geçen yıl kasım ayında ve Moody's'in ise 16 Mayıs'ta Türkiye'nin notunu "yatırım yapılabilir" seviyeye getirdiğini anımsattı.
Bunun "çok ciddi bir gelişme" olduğunu kaydeden, Cantimur, şöyle konuştu:
"Bütün dünyadaki para, yatırım yapabileceği güvenli limanlar aramaktadır. Bugün Avrupa ve Amerika o kadar güvenli bir liman olarak görülmemektedir. Ülkemiz, bu puan artışıyla çok ciddi doğrudan yatırım alacaktır. Dünyadaki büyük firmalar, Türkiye için çok ucuz oranlarda kredi temin etme imkanı bulacaktır. Bir taraftan kredi faizlerinin düşmesi, diğer taraftan enflasyonun düşmesi ekonomimizi ciddi bir şekilde atağa geçirecektir. Türkiye'nin bu yılki büyüme hedefi yüzde 4 olarak öngörülüyor. Bu kredi derecelendirme kurumlarının puan artışından sonra bu oran 5'e yaklaşabilir. Türkiye bu puan artışını çok önceden hak etmişti ama önümüzdeki günlerde gerek yatırımların artması gerek iç piyasanın canlılığı bu puan artışının ne kadar önemli olduğunu ortaya koyacaktır."
