İlknur Menlik
ilknur@gidahatti.com
Daha sayamayacağım kadar çok benzer haber başlıkları, son zamanlarda yine gazete, dergi ve herkesin uzmanlığını(!) konuşturduğu internet bloglarında yer almaya başladı. Hazır gıda, işlenmiş ve ambalajlanmış gıdaları ifade etmek için kullanılırken; genellikle işlenmiş gıda kavramı, özellikle bazıları tarafından işlenmiş gıdaların işlenmemiş olanlardan daha kalitesiz ve değersiz olduğunu vurgulamak için kullanılıyor. Bu vurguyu yapanlar, gıda işlemenin, yüzyıllardır gıdaları korumak ya da basitçe yenilebilir hale getirmek için kullanıldığı önemli gerçeğini, gözlerden kaçırıyorlar.
Peki, soframıza koyduğumuz bir dilim ekmeği bile işlemden geçirmek zorunda iken tüm bu vaveyla nereden kopuyor?
Hepimiz biliyoruz ki, esas itibariyle gıdaların tümü bir şekilde işlenerek yenmeye hazır hale getiriliyor. Bunu, en basitinden bir muzun kabuğunun soyulması ya da patatesin haşlanması gibi bir işlemle açıklayabiliriz. Bu en basit işlemlerin yanı sıra, sütün pastörize edilmesi gibi çoğu işleme tekniği ise hastalıklara neden olan zararlı bakterilerin sayısını azaltarak gıdaların güvenliğini sağlıyor.
Benzer şekilde kalp hastalıkları, obezite ve diyabet gibi kronik hastalıklar beslenme stratejileriyle de kontrol altına alınabilir. Bu anlamda üreticiler, tüketicilere farklı gıda ve içecek seçenekleri sunmak için de işleme tekniklerini kullanırlar. Yine sütten gideyim; bunun en iyi örneği az yağlı/yarım yağlı süttür. Gıda sanayi bugün, az yağlı ürünlere ek olarak gıda işleme yöntemleri sayesinde pek çok gıdanın tüketicilerin kendi sağlık gereksinimlerine uygun tercihler yapabileceği az tuzlu, az şekerli ve yüksek lif oranlı çeşitlerini üretebiliyor.
Diğer taraftan, işlenmiş gıdaların çoğunun besin değeri taze ya da evde pişirilmiş gıdalarla aynı, hatta işlenme yöntemine göre bazı durumlarda daha fazladır. Örneğin; dondurulmuş sebzeler… Genellikle toplandıktan hemen sonraki birkaç saat içinde işlendiklerinden dondurma işlemi sırasında çok az besin öğesi kaybıyla sebzelerin vitamin ve mineral içeriği maksimum düzeyde korunur.
Ayrıca, gıda işleme, ek bileşenlerle temel besin öğelerinin yanında başka sağlık yararları olan, besin değeri açısından zenginleştirilmiş ürünler (fonksiyonel gıdalar) geliştirme imkanı verir. Düşük gelir düzeyi olan kişilerin beslenmesinin daha az çeşitli olması nedeniyle besin değeri açısından zengin beslenemediklerini biliyoruz. Un, ekmek, kahvaltılık tahıllar gibi belirli ürünlerin işleme yöntemleriyle zenginleştirilmesi sayesinde bu grupta yer alan insanların beslenme kaliteleri arttırılabilir.
Öte yandan nüfusun 7 milyarı geçtiği dünyamızda taze ve işlenmemiş gıdalara dayalı beslenmenin zorluğu ortada; bu nedenle gıda ihtiyacımızı beslenmemize çeşitlilik katan ve fazlaca meşgul olduğumuz yaşamlarımıza kolaylık getiren işlenmiş gıda ürünlerinden karşılıyoruz.
Tüm bu gerçekler ortadayken, bilimi referans alarak hareket etmek yerine, neden bazıları tartışmaları toplumun algıları üzerinden yapmaya kalkışıyor, işte bunu anlamak mümkün değil. Hazır gıdaların, doğal ve güvenilir olmadığını söyleyenler, teknolojiyi mi, bilimi mi, gerçekleri mi inkar ediyor?