Cerablus ile başlayan Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı ile devam eden operasyonlar bize Türkiye'nin bölgedeki etkinliğinin ne kadar büyük olduğunu göstermiştir. Cumhurbaşkanımız, ülkemizin kırmızı çizgilerin aşılmaması konusunda defalarca ABD ve Türkiye karşısında yer alan devletleri uyarmış, nihayetinde kendi göbeğini kendisi keserek sahada varlığını kanıtlamıştır. Türkiye'nin yurtdışı operasyonları konusunda bir felakete sürükleneceğini iddia edenler, bugün anlamıştır ki Türkiye hem siyasi hem de askeri olarak kendi güvenliği sağlamaya muktedirdir. Ülkemiz, hem kendi topraklarında hem de sınır dışında eş zamanlı olarak terörle mücadele etme ve bölgesinde asayişi sağlama kapasitesine sahiptir. Gittiği her yeri ihya eden atalarımızın torunu olarak şimdi de görüyoruz ki Afrin ve El-Bab'ın imarı, sivil halkın eğitim, sağlık, güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması için de faaliyetlerimiz devam etmektedir.
EKONOMİ İHMAL EDİLMEDİ
Türkiye, kendi güvenliğini sağlarken aynı zamanda ekonomik atılımlar yapmayı da ihmal etmemektedir. En başta, yurtiçinde ve yurtdışında terörle mücadele etmek bizatihi, Türkiye ekonomisi için yapılacak en kalıcı reformdur. Küresel şiddetin dünya ekonomisine getirdiği yük 14.3 trilyon dolar. Yani dünya milli gelirinin yüzde 13.4'üne ulaşmaktadır. IMF'nin bir araştırmasına göre, Türkiye'ye 1970-2011 döneminde gelmesi gereken yabancı sermaye yatırımı toplam 504 milyar dolar olması gerekirken, terör tehdidinden dolayı 126 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Yani 378 milyar dolarlık bir kayıp yaşandığı belirtilmiştir. Yine terörün ülkemize 30 küsur yıllık maliyetinin toplam 1.5 trilyon dolar düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca Türkiye, teröre en çok maruz kalan 122 ülke arasında 7. sırada olduğu da göz önüne alınırsa terörle mücadelenin ve sınır güvenliğinin sağlanmasının Türkiye ekonomisi için önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Bu maliyetlere baktığımız zaman, Türkiye terörle etkin bir mücadele göstermez ise ekonomimiz daha büyük kayıpların eşiğinde olacaktır. Terörle mücadelede özellikle savunma sanayiinde gösterdiğimiz atılım sayesinde Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonu'nda yerli ve milli teçhizatlarla gerçekleştirdik. Ayrıca hükümetimizin yerlileşme adına yaptığı atılımlar da bizim açımızdan memnuniyet verici. Yerli otomobil, ithal ara mallarının yerlileştirilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi (YOİKK) adına yapılan çalışmalar bunların en büyük örneklerinden. Yerli ve milli üretim konusunda da MÜSİAD olarak biz, milli sermaye platformu olarak, KOBİ'lerimizle bu süreci yerli üretimi teşvik ederek desteklemekteyiz. Kısacası Türkiye bir yandan etkili ve caydırıcı bir şekilde terörle mücadele ederken, öte yandan ekonomik olarak da atılımlar yapmaya devam etmektedir. Dolayısıyla, Türkiye bölgesinin siyasi, askeri ve ekonomik olarak en belirleyici gücü olmaya doğru ilerlemektedir.