A Para'da yayınlanan KOBİ Platformu programında pandemi sürecinde hareketli olan mobilya sektörünün ihracata olan katkısı masaya yatırıldı.
Hande Özdemir Gül'ün sunduğu programa konuk olan İnegöl Ticaret Odası Başkanı Yavuz Uğurdağ, İnegöl deyince mobilyanın akıllara geldiğini belirterek, "Türkiye mobilya sektörüne çok ciddi katkı sağlayan şehrimiz, üretim ve istihdam anlamında mobilya sektörünün merkezi konumundadır. Geçen yıl pandemi sürecinden sonra 2021'e ihracat rakamlarının artışlarıyla başladık. Geçen yıla nazaran yüzde 40 ila 42 bandında artış gerçekleşti" dedi.
'Pandemide mobilya ihracatı yüzde 40 arttı'
Mobilyanın ihracat merkezli bir sektör olduğunun altını çizen Uğurdağ, "Tüm dünyaya ihracat yapmaya başladık. Şuan itibarıyla mobilya ihracatı 3 milyar dolara yaklaştı. Yıl sonunda 4 milyarlık hedefi 4.5 milyara çıkararak rekor kırmayı hedefliyoruz" şeklinde konuştu.
İnegöl'ün ihracat rakamlarına çok ciddi katkı sağladığını vurgulayan Yavuz Uğurdağ, "Türkiye mobilya sektörünün yüzde 20'sini karşılıyoruz. Bu karşılama oranı da her geçen yıl artıyor" diye konuştu.
ÇİN'DEN DAHA AVANTAJLIYIZ
Türkiye'nin coğrafi konum ve lojistik açıdan Çin'e oranla çok avantajlı olduğunu kaydeden Uğurdağ, "Pandemiden dolayı Çin'de baş gösteren sorunlar bizim ülkemize avantaj olarak yansıdı. Pandemi sürecinden itibaren başta Avrupa, Afrika ve Amerika olmak üzere birçok iş bağlantıları kurmaya başladık" dedi.
KOBİ'LER CAN DAMARIMIZ
Türk ekonomi sektörünü KOBİ'lerin ayakta tuttuğunu söyleyen Yavuz Uğurdağ özellikle mobilya sektörünün KOBİ merkezli büyüyen bir sektör olduğunu söyledi. Uğurdağ, "Özellikle KOBİ'ler çok ciddi atılım göstererek mobilya ihracatına çok ciddi katkı sağladı. Hiçbir şekilde negatif bir oranla karşılaşılmadı. Bunun da sebebi KOBİ'lerin çok ciddi yatırımlar gerçekleştirmesi. KOBİ'ler bizim can damarımız. Onları desteklemek için çeşitli adımlar atıyoruz. KOBİ'lerimiz üretimlerini daha fazla çeşitlendirerek büyük ölçekli işletmeler haline geleceklerini düşünüyoruz" dedi.
DİJİTALLEŞMEDE MARKALAŞMAK ÖNEMLİ
Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gresi Sanje salgın döneminde marka yönetiminin önemine değinerek, "Pandemide biz de yeni çıkan markalarla bir araya geldik. Dijital çok kişiselleştirilmiş ve hedefe gidilmesi gereken bir alan. Onun için bir markanın stratejisi, sunduğu değerler, farklılaşma noktası ve kime ulaşmak istediğiyle ilgili konuları biliyor olması dijitalde çok önemli. Çünkü, kime nasıl bir değer sunduğunuzu bilmelisiniz ki, kime hangi platformda nasıl bir reklam vereceğiniz, hangi yerde e-ticarete çıkacağınız gibi bilgiler, her tür işletme için markalaşma sürecinde çok önemli" dedi.
Dijitalleşmeyle birlikte markalaşmanın öneminin arttığını belirten Sanje, "Eskiden AVM'de bir mağazaya girdiğimizde o markayla ilişkin tüketici olarak güven, markanın sunduğu değer, fiyat kalite paritesi gibi unsurları değerlendirirdik. Şimdi düşünün ki karşımızda pazar yerleri var. Orayı da dijital AVM'ler gibi düşünün. Burada çok daha fazla rekabet var. Onun için markanızı burada çok daha güçlü kurmanız lazım. Stratejinizi daha farklı konumlandırmanız lazım. Kısacası bu gibi konuları bilmek önemli" diye konuştu.
DANIŞMANLIK ŞART
Firmaların marka kurma sürecinde danışmanlık alması gerektiğinin altını çizen Sanje, şöyle devam etti:
"Doğru kişiyi bulup, güven ilişkisini kurmak lazım. Ticaret ve sanayi odaları, üniversiteler gibi yerlerden isim konusunda destek alınabilir. Dijitalde çok ciddi bir rekabetin geleceğini biliyoruz. E-ticarete stoksuz satış dönemigeliyor. Bu da pazar yerlerinde çok ciddi bir rekabet anlamına geliyor. Ödeme yöntemleri değişiyor. E-ticarette artık video dönemine geçtik. Çok ciddi şeylerden bir tanesi de sosyal medya üzerinden yapılan satışlar."