Üzüm bağıdan dönen Nasreddin Hoca'nın eşeğinin üstünde koca bir kasa üzüm varmış.
Tam eve varacakken Hoca'nın peşine çocuklar takılmış ve:
– Hoca, Hoca bize üzüm verir misin?, demişler.
Hoca düşünmüş, çocukları saymış. "Eğer hepsine bir salkım verirsem bana üzüm kalmaz" diye düşünmüş. Hoca, kasadan bir salkım üzüm almış ve çocukların her birine birer tane üzüm vermiş.
Çocuklar ellerindeki üzüme bakmış ve içlerinden biri:
– Hoca bu çok az değil mi?, demiş.
Nasreddin Hoca bu ya hemen cevabı vermiş:
– Canım niye ısrar ediyorsunuz. Ha bir tane, ha on tane ne fark eder. Nasıl olsa hepsinin tadı aynı değil mi?
Köylüler toplanmış Nasreddin Hoca'nın tepesine ve sormuşlar:
– Hocam bal ve sirke birbiriyle uyuşmazmış derler, doğru mu sence?
Hoca biraz düşünmüş ve gidip mutfaktan bal ve sirke almış. Bir kaşık bal yiyip üstüne sirke içmiş. Yüzünü ekşiterek:
– Neden uyuşmasın, gayet de iyi anlaşırlar, demiş.
Yüzünü görenler:
– E, Hoca yüzün ekşidi.
Hoca yine cevabını vermiş:
– Onlar anlaştı anlaşmasına ama beni aradan çıkarmaya çalışıyorlar.
Temel Fıkraları
Temel ile Dursun promosyonlu meşrubat alırlar. Meşrubatı açan Temel hemen kapağa bakar:
- "Tekrar deneyin." Kapağı kapatıp yeniden açar ve okur:
- "Tekrar deneyin." ... ... ... En sonunda sinirlenen Temel:
- "Ula Tursun. Ha punlar pizi kandıriy! İki saattir deneyrum hala pi şey çıkmadi."