Sertab Erener, 100 yaşına kadar yaşayacakmış, ben de o zaman 150'leri görürüm; ne eksiğim var benim ondan! Sertab'ın kafasında olursam; sinirli, gergin, hayattan zevk almayan, tabir-i caizse ot gibi bir yaşam sürerim. Bu işler bana göre değil. Peki ben ne yapıyorum? İşte sorunun cevabı:
1. Haftada en az üç kere spor salonuna giderim, eğitmenimin verdiği programa uyarım. Fit olmaktan çok sinir-stresi atıyorum terle beraber.
2. Sürekli diyet yaparak, süt ürünleri olmadan, karbonhidrattan uzak yaşamak benim için zor. Ne kebabımdan, ne böreğimden, çöreğimden vazgeçerim. Süt ürünleri mi; litrelik ayranı tam yağlısından içerim.
3. En korktuğum; yüzümün düşmesi. O yüzden botoksa, dolguya, örümcek ağına başvururum arkadaş! Doktorum ne derse o! 'Yüzüme dokundurmuyorum' yalanını atmam!
4. Dans ederim, gece dışarı çıkarım, partilemeyi fazla kaçırınca, ertesi gün de yemeğin tuzunu, porsiyonunu kaçırırım...
Yani anlayacağınız bende aslalar yok! Ne gerekiyorsa doğrusu ile yanlışı ile yaparım arkadaş...
Peki gelelim telomer olayına... Bu konuyu merak edip araştırdım. Bu telomerin testleri, kremi ve kapsülleri ile yıllık tedavi sürecinin maliyeti tam 4 bin 320 dolar. Şimdilerde bu fiyatı tüm sosyetikler araştırıyor. Peki dener miyim? Belki denerim. Unutmayın; telomerler, hücrenin kronolojik saatini tutan yapılardır. Kötü beslenme, egzersiz ve stres gibi sebepler ile 120 yıllık yaşam süreci 70-80 yıla iniyor. Son 20-30 yılda da yaşlılık hastalıkları olarak bilinen kalp, kanser, Alzheimer, diyabet baş gösteriyor. Dış görünüşümüz değişiyor. Çizgiler ortaya çıkıyor, cildimiz lekelenip saçlarımız beyazlaşıp seyrekleşiyor. İşte bu noktada telomer tedavisi devreye giriyor. Bu program dört aşamadan oluşuyor. İlgiliyseniz doktorunuzun kapısını çalın ve yaşlanma sürecinizi geri çevirmenin formüllerini detaylıca öğrenin. Ben de peşindeyim.