Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TUBA KALÇIK İLE GÜNDEME DAİR TUBA KALÇIK

Katliamda Avrupalı siyasetçiler kadar medyanın da sorumluluğu var

Tüm dünya, geçtiğimiz cuma gününden bu yana Müslümanlar'a yapılan katliamı konuşuyor. Yeni Zelanda'da iki camiye yapılan terör saldırısı sonucu 50 kişi hayatını kaybetti. Başta Amerika olmak üzere, Avrupa'da ve dünyanın birçok yerinde artan İslamofobi'nin belki de en acı sonucu, Yeni Zelanda'daki vahşet... Yaşadığımız çağda toplumsal şiddet ve nefretin hangi boyuta geldiğini göstermesi açısından son derece düşündürücü bir katliam bu.
Bu hafta Avrupa'yı yakından takip eden bir isim olan, Galatasaray'ın eski başkanı Faruk Süren ile röportaj yaptım. Kendisi, Yeni Zelanda'daki katliamın sebeplerinden birinin Avrupa medyasının tutumu olduğunu vurguladı. Süren'in bu tespitine katılmakla birlikte, popülist siyasetçilerin ırkçı ve İslam karşıtı söylemlerinin de toplum üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum. Siyasetçilerin, adeta İslam düşmanlığı yaparcasına takındıkları sert üslup; ırkçılığı ve nefreti körüklüyor. Trump'ın yanı sıra Avrupa'daki birçok siyasetçi de, seçmen kazanmak için sonuçlarını düşünmeden bu politikalarına devam ediyor. Medyanın büyük bölümü de, siyasetçilerin ırkçılığı ve nefreti körükleyen üslubunu benimsemiş gibi görünüyor. Ne acıdır ki; karşı çıkmak ve eleştirmek yerine, onlar da siyasetçileri aratmayan bir dille haber yapmaya devam ediyor.

'YENİ IRKÇILIK TÜRÜ'
Yükselen İslamofobi'yi ve Avrupa medyasının bundaki rolünü SETA Brüksel Koordinatörü ve Avrupa Araştırma Direktörü Dr.
Enes Bayraklı'ya sordum. İslamofobi'yi, 'Müslüman karşıtı ırkçılık' olarak tanımlayan Bayraklı, Batı'da Müslümanların 'yeni öteki' olarak tanımlandığına dikkat çekti. Bayraklı;
Avrupa'da, geçmişte Yahudi veya diğer gruplara yönelik uygulanan faşizm ve ırkçılığın, günümüzde kabuk değiştirerek Müslümanlara yöneldiğini belirtti. İslamofobi'nin artmasında siyasi elitlerin rolüne dikkat çeken Bayraklı, "Bu bir siyasi operasyon aslında ve bunda medyanın da önemli rolü var" diye konuştu.
Batı'da İslam karşıtlığının yaygınlaşmasında medyanın Müslümanları ötekileştiren bir dil kullanmasının büyük etkisi olduğuna dikkat çeken Bayraklı, medyanın bu açıdan siyasetçilere eşlik ettiğinin altını çizdi. Bayraklı, Soğuk Savaş sonrası değişen dünya düzeninde Batı'nın Müslümanları 'yeni düşman' olarak konumlandırdığını ve bunun İslamofobi'nin yükselmesinin en önemli nedenlerinden biri olduğunu söyledi. Bayraklı sözlerine şöyle devam etti:
"Yükselen İslamofobi'nin temelinde bu siyaset yatıyor.
Özellikle; 11 Eylül sonrası İslam, siyasetçiler tarafından terörizmle yan yana getirilmeye çalışıldı. Batı, bu politikasıyla bir yandan Ortadoğu'yu ve İslam dünyasını şekillendirmek isterken, bir yandan da Müslümanları disipline etme amacı gütmektedir.
Medya ise burada bu siyasetin meşrulaştırılması ve normalleştirilmesi için aracı konumunda. Batı'nın, komünizmin çöküşünden sonra yeni düşman olarak seçtiği İslam'a karşı; medya da ürettiği haber ve kullandığı dil ile bu siyasete ayak uyduruyor."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA