Diyarbakır Dicle Üniversitesi Göğüs Cerrahi bölümünün kapısı önündeyim. Gazeteden muhabir arkadaşlarım Pervin Metin ve Erhan Doğan'la birlikte... Her zaman kalabalık olurmuş ama bu defa bir de katliam kurbanlarının bazıları burada diye yoğun mu yoğun ortam. 3'üncü katta, yoğun bakımda 3 yaşında bir kız çocuğu yatıyor. Adı Medine. Annesi Ayşe babası Abdülkadir, 2 ablasını o katliamda kaybetmiş. Kendisi de omzunun üzerine, bereket ki et kısmına 2 Kalaşnikof mermisi almış. Öldürmeyen Allah öldürmemiş, yüzüne bakmış onun. Mardin'de hastanelerde bir şey yapılamayınca hemen buraya nakletmişler. Kimselere göstermiyor yanına kimseleri sokmuyorlar. Bereket Diyarbakırspor Başkanı Dr. Abdurrahman Yakut ziyarete gelmiş. Ben de rica ediyor öylelikle giriyorum yanlarına çocukların. Girer girmez de görüyorum o şirin yavrumuzu. O kadar masum o kadar bihaber ama bir o kadar da keder yüklü bakıyor. Yanında 13 yaşında bir başka kız çocuğu var. Ablasıymış, Ezgi'ymiş onun da adı. Ezgi kardeşini hep kucakta taşıyor. Bana da ver diyorum itiraz ediyor.
"BUNLAR NASIL İNSAN"
- Şimdi sen alırsan ağlar.
- Tamam o zaman sende kalsın kardeşin. Sen yaralanmamışın şükür.
- Ben orada değildim; ağabeyimle evimizdeydik. Ama annem babam iki de ablam oradaydı. Hepsini de kurban verdik mevlama. Sebep olan sebepsiz kala inşallah. Bak bu bebek daha. Hadi biz kendimizi belkim de kurtarırız kurtaramayız ağabeyimle. Ama bu çocuğa kim bakacak büyütecek. Nereden nasıl geçinecez hep bunları düşünüyorum. Diyorum o kurşunlar beni de vuraydı ben de öleydim. - Deme öyle evladım şükür 3 kardeş kurtulmuşsunuz bak.
- Kurtulduk. Ölümden kurtulduk ama şimdi nerede yatacaz kalkacaz. Köye bir daha dönsek bir daha öldürmeyeceklerini kim söyleyecek. O keleşlerin her kurşunu bu kardeşimin eli kadar. Omzuna 2 tane kurşun girdi bu nasıl Allah'ın kulu olmaktır. Bunlar hayvandır vahşidir nedir?