Ergenekon davasının "İlkadım" kod adlı gizli tanığının, tutuklu sanık emekli yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk'ün 1993'te Silopi'de 6 köylüyü gözaltına aldırıp öldürterek Tabur Komutanlığı içindeki boş alana gömdürdüğü iddiası üzerine soruşturma açılmıştı. Kayıp köylülerin, 13 Mayıs 1993'te gözaltına alınan Hamdin Şimşek ve oğlu Hikmet Şimşek ile köy imamı İbrahim Akıl, köylüler Şemdin Cülaz, Salih Demirhan ve Halit Özdemir olduğı ortaya çıktı. Köylülerin aileleri ile avukatları Tahir Elçi, Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak faillerin saptanması ve köylülere ait cesetlerin bulunmasını istedi. Avukat, pusuya düşürülen 2 askerin şehit edilmesi üzerine dönemin Görümlü Bölük Komutanı Öztürk'ün köy halkından 6 kişiyi gözaltında öldürttüğü iddiası ile aynı dönemde 6 köylünün kaybolmasının örtüştüğünü vurguladı. Avukat, Görümlü Jandarma Taburu bahçesinde veya civarında kazı çalışması yapılmasını da istedi.
MEKTUP DELİL OLDU
Dönemin Şırnak Tugay Komutanı Tuğgeneral Mete Sayar ile Görümlü Tabur Komutanı Mehmet Zekeriya Öztürk hakkında "toplu öldürme" suçundan kamu davası açılmasını isteyen avukat, 6 köylü ile birlikte gözaltına alınan, ardından Kuzey Irak'a göç eden Abdurrahman Kayek'in el yazısıyla yazdığı 5 sayfalık mektubu delil gösterdi. Silopi Başsavcılığı tanık mektubunu ve Tabur'da kazı yapılmasını talebini incelemeye aldı. Mektubunda "Tabur nizamiyesi önünde gözlerimiz bağlandı. Bize işkence yapmaya başladılar. Gözlerimiz açıldığında köyün bakkalı Mehmet Salih Demirhan, bizim mezradan Şemdin Cülaz, köy imamı İbrahim Akıl, köylülerden Hamdin ve Hikmet Şimşek, Halit, Mehmet, Muhittin ve Abdülkerim Özdemir ile Koyunören köyünden Ömer Kurtay'ı gördüm" diyen Kayek, gruptan bir bölümünün serbest bırakıldığını, ardından da silah sesleri yükseldiğini yazıyor.