İstanbul Etiler'de cesedi bir çöp konteynırında bulunan Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut, Garipoğlu Holding'in önünde eylem düzenledi. Kırmızı bir testereyle holdingin önüne gelen ve sinirli tavırları dikkat çeken acılı baba, "Cem Ağustos'un 25'inde teslim edilecekti. Sonra da ben parayı alacaktım. Ama o teslim edilmedi ben de parayı almadım" dedi. Süreyya Karabulut dün 15.30'da şirket binasının önüne geldi. Yanında eşi Nagihan Karabulut da olan acılı baba önce, verdikleri destek nedeniyle basın mensuplarına teşekkür ederek ellerini öpmek istedi. Gazetecilerin ellerini öptürmek istememesine sert tepki gösteren Karabulut zaman zaman küfürlü konuştu. Su ve sigara isteyerek sakinleşmeye çalışan Karabulut, yanına gelmesi için eşine de bağırdı. Gazetecilere sadece üç soru sorma hakkı tanıyan Karabulut, "Allah rızası için beni rahat bırakın. 48 saattir uyumuyorum. İlaçlarla ayakta duruyorum" dedi.
AHMET'İN SIRRI NE?
Karabulut sakinleşmesinin ardından, eli titreyerek yanında getirdiği zarfın içindeki belgeleri çıkardı ve açıklamayı yeğenine okuttu. Karabulut basın açıklamasında, 185 gün geçmesine rağmen şüphelinin hâlâ yakalanamadığını belirterek, "Son günlerde kamuoyunda oluşan eleştiriler nedeniyle şeref ve haysiyet haklarımın ihlal edildiği aşikârdır. İlgililer aleyhine gerekli yasal yollara başvurma hakkımı saklı tutuyorum. Ruh sağlığım bozuldu. Psikolojik destek almaktayım. Bu süreç nedeniyle kendimi yeterince iyi ve anlaşılır şekilde ifade edemiyorum. Yanlış anlaşılmamın sıkıntısını Türk halkına bildirmek istiyorum" ifadelerini kullandı. Açıklamasında, gazeteci olduğu iddia edilen Cemil Baran'ın, para konusunda aracılık yapan Ahmet isimli kişiyi açıklamasını isteyen Karabulut, "Ahmet'in kim olduğunu siz bulun. Bu sır benimle mezara kadar gidecek. Garipoğlu ailesinin etrafındaki ve çevresindeki insanlar paçavraya dönmüştür" dedi. Kızını kaybettiğini, oğlunun da kendisini terk ettiğini belirten Süreyya Karabulut, "Dayının yanına gelen insanlardan dahi haberim var" diyerek, oğluna mesaj gönderdi.
DERNEĞE VERİLECEKTİ
Karabulut şöyle konuştu: "Bir haftadır aynı şeyi giyiyorum. Namussuz bir insan olsaydım, talep ettiğim parayı kayıt altına almak isterdim. Bu para benim hesabıma yatacaktı, Hayyam Garipoğlu benden korkuyormuş. Onlar yolu çok iyi biliyorlar. Bu para Garanti Bankası'na yatsaydı, oradan MS Derneği Vakfı'na gidecekti. Kimseye yalvarmıyorum, kimseden yardım istemiyorum. Cem ayın 25'inde (Ağustos) teslim edilecekti, sonra o para gelecekti. Teslim edilmedikten sonra ben bu parayı kabul etmedim. Eğer parayı başka amaçla isteseydim, İsviçre bankalarına isterdim. Ben eşşeğim ki 'Parayı MS derneğine yatır makbuzu bana getir' demedim. Bir de teğmen konusu vardı. Teğmeni tanıyorum diye biliyordum ama tanımamışım."
TESTEREYE SANSÜR
Konuşmasının ardından dua okuyan Karabulut, elindeki sarı renkli hediye paketini açtı ve kırmızıya boyanmış testereyi basın mensuplarına gösterdi. Bu sırada televizyonlar canlı yayını kesti. Testereyi bir ara boğazına dayayan Süreyya Karabulut, "Benim de canımı alın" diyerek gözyaşı döktü.
