ABD'ye haber vermeden bir darbeyi mümkün görmüyorum.
Evren bana, 'halk huzurunda Kürtler için 'kart-kurt' söylemediğini' anlattı. Dolayısıyla nasıl böyle bir yakıştırma yapıldığını anlamadığını söyledi.
Bana sohbet sırasında cezaevlerindeki işkenceler konusunda, 'Toplum 12 Eylül öncesi gerçekten sağ-sol, Sünni-Alevi ayrılıklarının çok keskin yaşandığı bir süreçten geçti. Bu düşünce sahipleri askerin de, polisin de, yargının da, her meslek grubunda vardı. Dolayısıyla cezaevlerinde sol eğilimli yöneticiler sağ tutuklulara, sağ eğilimli yöneticiler de sol tutuklulara hoyratça davrandılar. Bize yıllarca bu konuda çok sayıda şikayet geldi/ demişti.
İdamlar için 'Bunlar bizden önce, TBMM tarafından alınmış kararlardı. Biz yönetime geçince onların gereğini yerine getirdik' diyordu.
Bana Erdal İnönü'yü 1983'te veto etmesiyle ilgili, 'Aşırı sol, Erdal İnönü gibi saygın bir ismi ve İnönü soyadının getirdiği krediyi kullanmak istiyor ve o yüzden onu öne sürüyor' demişti.
Darbeye saatler kala, 11 Eylül 1980 günü akşam saatlerinde Evren'in yaveri binbaşı Cevat Erten, Evren'in Çankaya'daki lojmanından çıkarken elindeki valizin kapağının arasından pijamasını görüyor. Evren'in Genelkurmay'a giderken ilk defa pijamasını yanına aldığını fark eden Erten, işin ciddiyetini o anda anlar.