25 yıl önce özürlüler için bir spor kulübü yoktu. Şu anda yüzlerce kulüp var ve lisanslı özürlü sporcu sayısı 25 bini buldu. Başbakanlık Özürlüler İdaresi diye bir kuruluş yoktu. Özürlülere karşı ayrımcılık suç değildi. Parlamentoda özürlü bir milletvekilimiz yoktu. 25 yıl önce engelli öğrenciler, kendileri için eğitim hizmeti veren okullara kayıt olabilmek için iki-üç yıl sıra beklerdi. Bu gün birçok engel grubu için bekleme derdi yok. Körler okullarında okutulan ders kitapları, kabartma daktilolarla yazılırdı ve her ders için iki veya üç kopya kitap bulunurdu. Bu kitaplar elle yazıldıklarından, değişen müfredatın çok gerisinde kalırdı. Artık körler okullarında okuyan öğrencilerin yanında kaynaştırma eğitimine devam eden öğrenciler de en güncel ders kitaplarını kabartma ortamda edinebiliyor. Engelli öğrenciler devlet tarafından finanse edilen servislerle evlerinden okullarına, okullarından evlerine rahatlıkla gidebiliyor. Engelli öğrencilerin kendi okulları dışında aldıkları ve özel rehabilitasyon merkezlerince sağlanan eğitimler, devlet tarafından finanse ediliyor. Engelli bir öğrencinin engeli bulunmayan emsalleriyle aynı okulda eğitim görebilmesi okul yöneticilerince engellenirdi. Artık bu durum mümkün değil. Engellilerin çalışma hayatında yer almaları çok zordu; örneğin bir görme engellinin telefon operatörlüğü işi bulması kendisi ve ailesi için en büyük mutluluk kaynağıydı. Artık iş hayatının birçok alanında engellilere rastlamak mümkün. Belediyelerde 'Özürlüler' birimi yoktu. Şimdi artık büyükşehirlerde zorunlu. Önemli kavşaklarda ve yoğun yerlerde trafik ışıkları görme engelliler için seslendirilmiş durumda. Özellikle yeni yapılan kamu binalarında ortopedik engellilerin ulaşımlarına uygun standartların uygulanmasına dikkat ediliyor; daha da önemlisi bu türden düzenlemeler kanuni mecburiyet.