İstanbul'da Üsküdar Kısıklı'daki Abdullahağa Camisi'nde cuma namazını kılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çıkışta, F-16'ların bombalaması sonucu ölen 35 kişiyle ilgili açıklama yaptı. Namaz çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan şunları söyledi:
*
KAMPLARI VAR: Akşam 18.37 civarında Irak'ın kuzeyinde insansız hava araçlarımızın yapmış olduğu uçuşlarda, yaklaşık 40 kişilik bir grubun hareket halinde olduğu tespit edilmiş. Bu bölge terör örgütünün daima hareket halinde olduğu, sürekli olarak bulunduğu, kamplarını değişken olarak kurduğu bir bölge. Sinat, Haftanin denilen bu bölgede yapılan bu uçuş, istihbarat örgütlerimizin yaklaşık 10 gün önce verdiği bilgi üzerine yapıldı. İnsansız hava araçları uçuş neticesinde de bu görüntüleri güvenlik güçlerimize iletti. Hemen ardından buraya iki F-16 uçağımızın kalkması ve bu görüntülerin olduğu bölgeyi de bu uçaklarımız vurmuştur. İnsansız hava araçlarının bu tespitleri, budur, şudur şeklinde değerlendirmesi mümkün değil. Sadece orada alınan görüntülerdir. Tabii daha sonra yapılan tespitlerde bunların sigara, mazot gibi bu tür kaçakçılıkları yapan bir grup olduğu ortaya çıkıyor. Fakat bu ana kadar edindiğim bilgiler, bu tür kaçakçılıklar da üç beş bilemediniz 10 kişilik gruplar... Kullandıkları yük taşıyıcılar, katırlar, sayısal olarak çok daha fazla olurmuş. Burada 40 kişilik grubun olması daha önce gerek Gediktepe gerek Hantepe'deki alınan talihsiz neticelerde de silahlar bu tür hayvanlarla taşınmıştı. 'Niçin bunlara müdahale edilmedi' diye o zaman da yine yazılı ve görsel medya herkes bu tür eleştirileri yapmıştı.
*
TALİHSİZ NETİCE: Bunların hepsi birer ibretti, birer tedbirdi. Bu defa ise böyle bir yanlışa, güvenlik güçlerimizin düşmemesi. Ama talihsiz bir netice, üzüntü verici bir netice. Burada 35 vatandaşımız ebediyete intikal etti. Üzüntümüz bu noktada büyük.
*
DURUM NETLEŞECEK: Ailelere baş sağlığı, ölülerimize de Allah'tan rahmet diliyorum. Şu anda savcılık buradaki çalışmalarını yürütürken bütün görüntüler ki yaklaşık 4 saatlik görüntü elimizde, mevcut bu görüntüler üzerinde de aynı şekilde gerek Türk Silahlı Kuvvetleri gerek diğer ilgili birimlerimiz incelemelerini çalışmalarını yapıyorlar. Bu çalışmalardan sonra da durum çok daha netleşecektir.
*
DEVLET HALKINI BOMBALAMAZ: Bazı gazete başlıkları çok acımasız. 'Devlet halkını bombaladı' gibi bir başlık. Hiçbir devlet halkını kalkıp da kast-ı mahsusa ile bombalamaz. Geçmişte yapılmış olabilir. Ama bizim iktidarımız döneminde olması mümkün değildir. Bilir bilmez yazan çizen bazı maalesef köşe yazarı sıfatı ile bazı cambazlar da var. İstihbarat örgütlerimizi istihbarat örgütlerinden daha iyi biliyorlar.
*
TAKSİM'DEKİ ESNAFIN SUÇU NE?: BDP'ninki biliyorsunuz her zaman şovdur. Her zaman istismardır. Taksim'de Tarlabaşı'nda giden bir aracın ne günahı var? Oradaki esnafın ne günahı var? Onlar niçin taşlanır? Bu saldırıyı yapanlar ve arkasında olan güçler maalesef ne görselde ne yazılıda tabi ben bunu tümüyle kast etmiyorum bir kısım medya yazılı görsel fark etmez onlarla ilgili söylüyorum bunları hiç değerlendirmeye almıyorlar.
'AZAMİ HASSASİYETLE YOLA DEVAM EDECEĞİZ'
Başbakan Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında "Güvenlik güçlerinin operasyonları birer istismar aracı olarak kullanılıyor, zihinler bulandırılmak isteniyor" dedi. Erdoğan'ın mesajları şöyle:
*
VEFA BORCU: Aziz milletimize, vatandaşlarımıza olan bir vefa borcumu da burada dile getirmek istiyorum. Ameliyat ve sonrasında, telefon, telgraf, e posta yoluyla, bizzat evimin önüne gelerek veya sair şekillerde geçmiş olsun mesajlarını ileten tüm dostlarıma, kardeşlerime, vatandaşlarıma, milletime en kalbi şükranlarımı sunuyorum.
*
KEYFİ GÖZALTI YOK: Demokratikleşme adımlarından, ya da özgürlüklerden geri adım atmak da ülkeye, millete, en başta kendimize yapılmış aleni bir haksızlık olur. Terörle mücadele, bizim dönemimizde, hak ve özgürlükler ile güvenlik arasındaki denge en hassas şekilde muhafaza edilerek yürütülmüştür ve yürütülmektedir. Hiç kimse, ama hiç kimse, keyfi olarak, hukuka aykırı şekilde gözaltına alınmıyor. Güvenlik güçlerimiz şehit edilirken, belediye otobüslerinde masum kızlarımız yakılarak katledilirken, sokakta, çocuklarının gözü önünde anneler, annelerin karnında doğmamış bebekler şehit edilirken, hiç kimse bizden durup seyretmemizi bekleyemez. Ne yazık ki, gençler, çocuklar, terörist cenazeleri; şehitlerimiz; annelerin, babaların hissiyatı; yargının tasarrufları, güvenlik güçlerinin operasyonları birer istismar aracı olarak kullanılıyor, zihinler bulandırılmak isteniyor. Biz bunlara asla fırsat tanımayacak, bunların istismarına da mahal oluşmaması için azami hassasiyetle yolumuza devam edeceğiz.
*
"SIFIR SORUN"DAN DÖNMEYECEĞİZ: Terörle mücadelede olduğu gibi, dış politikamızda da bir farklılaşma, bir değişiklik, bir geriye gidiş asla söz konusu değildir. Birileri, eğer, sıfır sorun politikasını, tepkisizlik, suskunluk, gözü kapalı şekilde onaylamak olarak anlamışsa, açık söylüyorum, yanlış anlamıştır.
*
SÖZÜM FRANSIZLARA DEĞİL, SARKOZY'YE: Hiç kimsenin, seçim kazanma uğruna, popülizm amaçlı olarak, Türkiye üzerinden istismar siyasetine girişmesini kabul edemeyiz. Burada benim bu ifadelerim asla ve asla Fransız halkına değildir, tamamıyla Fransız yönetiminedir. Fransa Ulusal Meclisi'nin önünde, doğrudan doğruya kendisini ilgilendiren, doğrudan doğruya Fransa Hükümetlerini ilgilendiren çok sayıda karanlık dosya bulunuyor. Fransa Hükümetleri, 1915 hadiselerinde de başrol oynamıştır.
2012 DİLEĞİ
Başbakan Erdoğan, Ulusa Sesleniş Konuşmasında vatandaşlara yeni yıl dileğinde de bulundu. Şunları söyledi: 2012 yılının, her bir vatandaşımız için, hayallerin gerçeğe dönüştüğü, ayrılıkların son bulduğu, küslüklerin, husumetlerin kaybolduğu, sağlık ve afiyet dolu bir yıl olmasını diliyorum. 2012'nin, bu yıldan daha da iyi bir yıl olmasını, 365 gün boyunca sevincin, sağlık ve afiyetin egemen olduğu bir sene olmasını samimiyetle arzuluyoruz.
