"Açlık grevlerinin bittiğini, bitirildiğini de duyabilecek bir noktadayız"
Geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı konuşmanın, cezaevlerinde de açlık grevine girenlerin yakınları tarafından da takip edildiğini, bunun arkasından "sanki bir yumuşama olacak ve bu geriye çekilecek, açlık grevleri bitecek" gibi geldiğini anlatan Arınç, fakat yine belli bir merkezin bunu hala canlı tutmak istediğini söyledi.
Arınç, BDP'li milletvekillerinin kendisine de geldiğini, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile de konuştuklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"(Onlar bizim talimatımızla greve başlamadılar, biz de bundan şikayetçiyiz ve bunun sona erdirilmesi için çalışmak istiyoruz) dediler, 'çalışın' dedik. Yani biz ancak memnun oluruz. Onlar da işte bazı konularda bu isteklerin karşılanması gerektiğini söyledi. Esasen o gün de söylemiştim ki; mesela yargılanmakta olan insanların, savunmalarını istedikleri dilde yapma konusu, gerçekleşecek. Bu bizim ta belki bir yıl önce konuştuğumuz bir konu ve hemen gecikmeksizin de onu meclise gönderdik. İnsan Hakları Komisyonu'ndan da geçti. Ama Abdullah Öcalan ile ilgili tecrit konusu ve ana dilde eğitim konusu, bugün için karşılanacak konular olmayabilir. Ancak zaman içinde Adalet Bakanlığımız, avukatlarıyla görüşmesini, makul ve haklı bulduğu ölçüde mutlaka karşılar. Biz bugün seçmeli Kürtçe dersini koymakla esasen her şeyi yapmış oluyoruz. Çünkü bugün ilkokulların 5'inci, 6'ncı, 7'nci sınıflarında haftada iki olmak üzere Kürtçe dersine başlattık, öğretmenlerini tayin ettik ve alfabeleriyle birlikte bu dersi veriyoruz. Şu anda 19 bin civarında öğrenci, tercih ettiği seçmeli ders olarak bunu görüyor. Bir anayasa konusudur, yeni anayasa yapım çalışmaları var, bir de imkansızlık konusudur. Dolayısıyla 'aşırı taleplerden ziyade yapılabilir veya makul taleplerle bize gelirseniz biz demokratik haklar konusunda hiçbir hükümetin yapmadığını yapıyoruz, bize güvenin' dedik. Onlar, içeridekileri vazgeçirmek amacıyla kendilerinin başlayacağını söylediler, gerçekten bunu deklare de ettiler. Mesela dediler ki; '60 güne yaklaşıyoruz, siz bundan vazgeçin, biz buna devam edelim' yani onları bir ölçüde hayati tehlike içine atmak istemediler. Ben kısmen takviye aldıklarını, kısmen de her an hazır tutulan sağlık ekipleriyle gerektiği zaman gerekli müdahalenin yapılacağını biliyorum. Ama milletvekillerinin de başlamasıyla yine malum yerin talimatıyla, sayının arttığını da biliyorum. Ama her an Türkiye'de açlık grevlerinin bittiğini, bitirildiğini de duyabilecek bir noktadayız. Bu çok kesin bir bilgi olmamakla beraber, ben olayın gidişatına bakarak ve yaptığımız temasların olumlu sonuç vereceğini tahmin ederek bunu söylüyorum."
"Başbakan niye öyle konuşuyor?"
Bütün dileklerinin, bu açlık grevlerinin bitirilmesi olduğunu vurgulayan Arınç, "Peki 'ben böyle konuşuyorum da sayın Başbakan niye öyle konuşuyor?' diyenlere, onu da geçtiğimiz günlerde açıkladım. Sayın Başbakanımız kendisine hedef olarak BDP'nin siyasetini ve BDP'li milletvekillerini koyuyor, onları samimi bulmuyor. Onların yaptıklarının, Türkiye'deki bu hem terör eylemlerinin bitirilmesi konusunda hem de grevde olanların, grevden vazgeçmeleri konusunda, samimi davranmadıklarını söylüyor, yoksa içeride grev yapanlara veya 'açlık grevini sürdürüyorum' diyenlere, 'ne haliniz varsa görün mesajı vermiyor. Onun da amacı grevlerden bir an önce vazgeçilmesi" değerlendirmesinde bulundu.
Arınç, Abdullah Öcalan'ın ağabeyinin, "bir yıl sonra Abdullah Öcalan Serbest kalacak" şeklindeki açıklamasının hatırlatılması üzerine, "Bu onun ağabeyinin öngörüsü değil ki Oktay Vural'a da sorarsanız, o da aynı şeyi söylüyor. Bunlar siyasi tartışma veya olayları tırmandırma, alevlendirme işidir. Mesela bunun bir örneğini Selahattin Demirtaş daha dün yaptı, 'Öcalan'ın heykelini dikeceğiz' dedi. Ondan sonra da 'kızdığım için böyle söyledim, yoksa biz heykel meraklısı değiliz' dedi. Bir, üç, beş sene sonrası için bunların konuşulması saçmalık başka bir şey değil" dedi.