Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir asır önce bölgenin tüm ülkelerinin, tüm halklarının arasına yapay sınırlar çizildiğini belirterek, ''Bu yapay sınırlar bizi de bir asırlık bir mahkumiyete, bir hasrete mahkum etti. Allah'a hamdolsun işte bugün kardeş ülkeler, kardeş halklar arasındaki bu yapay bariyerler tek tek ortadan kalkıyor. Bölgede kardeşler artık hasretle kucaklaşıyor, özlem gideriyor. Bir asırlık ayrılık artık sona eriyor'' dedi.
Erdoğan, Türk-Mısır İş Forumu'nda işadamlarına hitap etti.
Konuşmasının başında anlamlı bir buluşmada bir araya geldiklerini belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye-Mısır İş Formu'nun önemli bir buluşma olduğunu, ilk defa bu boyut ve çapta bir buluşmanın gerçekleştiğine dikkati çekti.
Gerçekleştirilen Türkiye-Mısır Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı'nı tarihi bir toplantı olarak değerlendiren Erdoğan, toplantıda 27 anlaşmanın imzalandığını da söyledi.
Ziyareti kapsamında Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ile verimli görüşmeler yaptığını, heyetlerin katılımıyla ortak iş birliği toplantısı düzenlendiğini hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
''Mısır'da başlayan yeni dönemle birlikte biz Türkiye olarak açıkçası yeni bir sayfanın açılmasını da iki ülke arasında artık yeni bir dönemin başlatılmasını gönülden arzu ediyoruz ve bunun tohumlarının da ekildiğini gördük. Türkiye ile Mısır arasında neredeyse bir asırlık bir hasret var. Bir asır önce bölgenin tüm ülkelerinin, tüm halklarının arasına yapay sınırlar çizildi. Bu yapay sınırlar bizi de bir asırlık bir mahkumiyete, bir hasrete mahkum etti. Allah'a hamdolsun işte bugün kardeş ülkeler, kardeş halklar arasındaki bu yapay bariyerler tek tek ortadan kalkıyor. Bölgede kardeşler artık hasretle kucaklaşıyor, özlem gideriyor. Bir asırlık ayrılık artık sona eriyor. Dün Kahire üniversitesi'nde binlerce gencimizle Mısır entelektüeli ile buluştuğumuz o toplantıda ben bu havayı gördüm. Bu hasretin giderildiğini gördüm. Bununla birlikte inanıyorum ki yeniden o Tahrir'de başlayan bahar hep ilkbahar olarak kalacaktır ve inşallah bir daha sonbahar olmayacaktır. Mısır halkının talepleri gerçekleştikçe, Mısır halkının hürriyet talebi karşılığını buldukça en az Mısırlı kardeşlerimiz kadar sevindik, mutlu olduk, memnun olduk.''
Mısır'ın gerçekleştirdiği devrimi nihayete erdirmenin, bunu ülkenin refahını, huzurunu, istikrarını en kısa sürede sağlamanın sorumluluğunu taşıdığını belirten Erdoğan, ''Yeni başlangıcın sağlıklı bir şekilde yürümesi, tüm Mısır halkını kucaklayacak, tüm Mısır halkının temsilini sağlayacak bir yapıyla geleceğe ilerlemesi gerekiyor. Biz Mısır'ın, Mısır halkının bunu da başaracağına, bunu da gerçekleştireceğine yürekten inanıyoruz. Devrim sürecinde olduğu gibi devrim sonrasında da Mısır ile birlikte olduk, bundan sonra da Mısır ile birlikte olacak ve gereken her türlü desteği tereddütsüz sağlayacağız'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının 2008 seçimleri öncesinde de yaşandığını, şimdi yine seçimin yaklaştığını ve İsrail'in seçim öncesi yine aynı provayı yaptığını belirterek, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya, ''Şu anda 2008 yılında değiliz, 2012 yılındayız. Bilesin ki 2012'in şartları 2008'in şartları gibi değildir. Hesabını iyi yap'' diye seslendi.
Türk-Mısır İş Forumu'nda işadamlarına hitap eden Erdoğan, Mısır'ın şu anda içinden geçtiği sürecin, sadece Mısır'ı değil, tüm bölgeyi, tüm İslam coğrafyasını çok yakından ilgilendirdiğini söyledi.
Eğer Mısır başarırsa bundan tüm İslam coğrafyasının büyük mutluluk duyacağını umutların çoğalacağını dile getiren Erdoğan, bazı liderlerin, bazı yönetimlerin bundan rahatız olabileceklerini ama halklar bundan memnuniyet duyacağını ifade etti.
Mısır'ın yaşadığı sancıları, Türkiye'nin de yaşadığını belirten Başbakan Erdoğan, ''Kiminle konuşuyorsam, kiminle görüşüyorsam sanki 10 yıl önceki Türkiye'yi bana anlatıyorlar. Biz de tecrübelerimizi onlara aktarıyoruz'' dedi.
Türkiye'nin de bu sancıları çektiğini, her kutlu doğumun sancılı olacağını belirten Erdoğan, ''İnşallah bu sancılar, kutlu bir doğumun sancılarıdır ve o güçlü Mısır inşallah yeniden doğacaktır'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Mısır'ın büyümesinin, kalkınmasının, ilerlemesinin sadece Mısır için değil tüm bölge, tüm coğrafya için bir umut ışığı olacağını ifade etti.
''Keşke birlikte olabilseydik''
Gazze'ye bomba yağdırıldığını belirten ve Gazze'ye giden Mısır Başbakanı Hişam Kandil'i kutlayan Erdoğan, dün bir araya geldiği Kandil'e Gazze'yi sorduğunu dile getirerek, ''Keşke birlikte olabilseydik, inşallah o da olur'' dedi.
Mısır'da yapılan tüm anlaşmalara rağmen tarihinde olduğu gibi, bu ateşkes anlaşmasını da bozmak suretiyle Gazze'ye füzeler atan İsrail'in buna karşılık Gazze'den atılan roketleri bahane ettiğini ifade eden Erdoğan, İsrail'in 3 ölüsünü 300, 3 bin, 50 Filistinliyi ise 5 gösterdiğini söyledi. 500-600 yaralıyı hiç saydığını, yerle yeksan edilen Gazze'yi görmezden geldiğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu İsrail'in karakteristik yapısıdır, cibiliyetinde vardır. Her zaman bunu böyle yapmıştır. Aynını bize yapmadı mı? Uluslararası sularda Gazze'ye insani yardım taşıyan, 30'u aşkın ulustan insanın bulunduğu o gemiyi vurmadılar mı? 9 şehidimiz olmadı mı? Oldu. Sadece Furkan yavrumuzun vücudundan yakın mesafeden atılmış 5 mermi çıktı. Bu mermilerden bir tanesi, bizzat adli morg tespiti olarak gördüm, iki kaşının arasında sıkılmış bir mermiydi. Bunu yapan kim, İsrail. İsrail budur. İsrail çocuklara acımaz, işte dün İsmail Haniye kardeşimizin kucağındaki yavruyu gördünüz. Onlar 9 aylık yavruları vuracak kadar acımasızdır. Cumhurbaşkanlarına malum Davos'ta da söylemiştim, 'siz çocukları öldürmeyi gayet iyi bilirsiniz, siz orantısız güç kullanamyı gayet iyi bilirsiniz. Çünkü sizde adalet diye bir şey yok, insaf diye bir şey yok. Siz zulmederek, ezerek yükselmeyi hep kendinize ideal edinmişsinizdir'. Bunu periyodik olarak yapıyorlar. 2008 seçimleri öncesinde yaptılar. O zaman Gazze'de bin 500 şehit, 5 bin yaralı vardı. Şimdi yine seçim yaklaştı, seçim öncesi yine aynı provayı yapıyorlar. Fakat buradan Netenyahu'ya sesleniyorum, şu anda 2008 yılında değiliz, 2012 yılındayız. Bilesin ki 2012'in şartları 2008'in şartları gibi değildir. Hesabını iyi yap.''
''BM Güvenlik Konseyi'nden bu noktada artık ben çok şey beklemiyorum''
Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e, ''Gelin fazla vakit kaybetmeden süratle hemen şu ateşkesi ilan edelim, şu iş durdurulsun. Siz İsrail tarafını ikna edin, biz de Hamas'la görüşelim, Mısırlı kardeşlerimizle görüşelim. Bu işi bir an önce yoluna koyalım'' dediğini hatırlattı. Buna rağmen İsrail'in saldırılarının dün yine devam ettiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
''Eğer dürüstlerse, samimiyseler egemen güçlerin yapması gereken bir şey var. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden bu noktada artık ben çok şey beklemiyorum. Dünyada adaleti ihdas için özellikle barışı sağlamak için kurulmuş bir BM Güvenlik Konseyi artık 5 liderin dudakları arasına sıkışmıştır. Oradan çıkacak ifadeler, çıkacak kararlardır tüm dünyayı ilgilendiren ama şu anda bu konuda atılmış bir adım ne yazık ki hala yok. Sayın Obama'dan bunu istedik ama dün yine aynen İsrail'in bombalamaları devam ediyor. Söylenen ne, 'Hamas'a söyleyin roket atmayı durdursun'. Yahu İsrail canı bu kadar kıymetli de Gazze'de yaşayanların canı kıymetsiz mi? Biz adalet istiyoruz, biz diyoruz ki eş zamanlı olarak ateş durdurulsun. İstediğimiz bu, eş zamanlı ateş durdurulsun. İsrail durdurmayacak, Gazze durduracak. Böyle bir adaletsizlik, böyle bir anlayış, böyle bir yaklaşım olabilir mi? İşte mesele, bunun karşısında dik durmak.
Arap Ligi'ne de sesleniyorum; sizin sesiniz ne zaman çıkacak diyorum. Yani oturacağız, yemekleri yiyeceğiz, sohbetleri yapacağız, ondan sonra dağılacağız. Bunun ne anlamı var? Aynı şekilde İslam İşbirliği Teşkilatı'na sesleniyorum, siz ne yapıyorsunuz? Kendilerine bunları hep söylediğimiz için buradan söylüyorum. İlk defa burada söylemiyorum, onun için bu kurumların, kuruluşların reforme edilmesi şart. Bu iş böyle yürümez.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İsrail yönetimine de sesleniyorum, Gazze'ye de sesleniyorum; öncelikle ateşkes, süratle ve bunun 24 saat içerisinde sağlanması gerekir. Bunu uzatmak her iki tarafa da hiçbir şey kazandırmaz'' dedi.
Türk-Mısır İş Forumu'nda işadamlarına hitap eden Erdoğan, İsrail'in Gazze saldırılarıyla ilgili işadamlarına çok iş düştüğünü belirtti.
''Sizin ayağa kalkışınız farklıdır bunu biliniz. Bilesiniz ki insan hakları noktasında, demokrasi, özgürlükler noktasında başarılı olamazsak, ekonomi de başarılı olmayacaktır. Çünkü bunlar at başı gider. Birisi ileri, birisi geri olmaz. İkisi at başı olduğu sürece başarılı oluruz'' diyen Erdoğan, Türkiye'de de bunu başardıkları için bugün bu noktaya gelindiğini ifade etti.
Erdoğan, özellikle İsrail'in kendilerini destekleyen, yüreklendiren, sırtlarını sıvazlayan devletlerden aldıkları güçle dünya kamuoyunu, küresel vicdanı hiçe sayarak insanlık dışı eylemlerine devam ettiğini söyledi.
''İşte biz bunun için güçlü olmak zorundayız'' diyen Erdoğan, Filistin için, Filistin davası için, Kudüs davası için her zaman güçlü olmak zorunda olduklarını ifade etti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu bölgede terörist faaliyetlerde bulunmak, devlet terör estirmek isteyenlere karşı güçlü olmak zorundayız. Bu bölgede karanlık senaryoları uygulamak isteyenler artık bu bölgede hamdolsun Türkiye gibi, Mısır gibi, Suud gibi, Katar gibi Körfez ülkelerinin olduğunu bilmek durumundadırlar. İnşallah artık bebek öldürmek için yola çıkanlar karşılarında güçlü iradelerin olduğunu da görecek, anlayacak ve adımlarını da ona göre atacaklardır. Biz bunu başarmak zorundayız. Bizden sadece kendi halklarımız değil, bölgenin tüm halkları bunu bekliyor, bunu arzuluyor.
Açıkçası her zaman ifade ettik, bu bölgede Filistin-İsrail sorunu çözülmedikçe, ancak buradan Filistinli kardeşlerime sesleniyorum, El Fetih'e de sesleniyorum, eğer Fetih-Hamas arasındaki bu sıkıntı giderilmediği sürece de Filistin sorunu çözülmez. Fetih-Hamas arasında bu sorunun çözülmesini engelleyenler, ne Hakka, ne halka ne de tarihe bunun hesabını veremeyeceklerdir. Neyi paylaşamıyorsunuz, neyi halledemiyorsunuz? Eğer kendinize güveniyorsanız, inanıyorsanız sandığı getirin ortaya, gidin seçime Filistin'de kim kazanıyorsa ona teslim olun. Ama bunlar hayır, yine birilerinin destekleriyle makamlarını korumanın gayreti içerisinde oluyorlar. Ne oluyor? Makamınızı koruyorsunuz da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda size 'Hadi arkanızdayız, sizi devlet olarak kabul ettik' diyorlar mı? Yine demiyorlar. Bir yıl önce 'Önümüzdeki yıl burada Filistin devletini göreceğiz' diyorlar, bir yıl sonra 'Hayır, olmaz. Biraz daha beklememiz lazım' diyorlar. Kimler? İşte o daimi üyelerden bazıları. Bu oyunu dikkatle takip etmemiz lazım. Bilesiniz ki batılı güçlerin bütün derdi, İslam dünyasını kendi içinde paramparça etmektir, parçalamaktır. İsrail keyfice saldırırken, barışı sabote ederken bu bölgede hiçbir ülkenin güvenliği de olamaz, istikrarı, huzuru da olamaz.''
-''Anlaşmalar yapboz tahtasına dönmesin''-
Erdoğan, bölgede yalnızca siyaset ve dış politika değil, ekonominin ve sosyal yaşamın gelişmesi, ilerlemesinin de İsrail-Filistin meselesi ile alakalı olduğunu vurgulayarak, ''İsrail yönetimine de sesleniyorum, Gazze'ye de sesleniyorum; öncelikle ateşkes, süratle ve bunun 24 saat içerisinde sağlanması gerekir. Bunu uzatmak her iki tarafa da hiçbir şey kazandırmaz'' diye konuştu.
İkinci önemli noktanın 2012 yılında şartlardaki değişiklik olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
''Artık 2008'in şartları yok. Bugün şartlar çok farklı. Üçüncüsü diyorum ki, kademeli olarak, uygulanan bu ambargolar kaldırılmalıdır ki bölgeye bir rahatlama gelsin. Ve süratle de 90 gün içinde bu görüşmelerin başlatılmasında fayda görüyorum. Bu adımların atılması lazım. Ve bu sürecin başlatılması lazım. Tekrar, tekrar artık bu anlaşmalar yapboz tahtasına dönmesin. Artık puzzle oynamayı bırakalım. Kesin netice alalım. Bu puzzlelardan da bıktık. Bırakalım onu artık çocuklar oynamaya devam etsin ama siyaset ve liderler artık kararlı adımlar atsın.''
''Güçlerimizi birleştireceğiz''
Mısır kalkınacaksa güçlü bir ekonomiye sahip olacaksa bunun bölgenin istikrara kavuşması ile olacağını belirten Erdoğan, aynı şekilde Türkiye'nin belirlediği 2023 hedeflerine ulaşacaksa bunun da bölgenin istikrara kavuşmasından geçtiğini söyledi. ''Biz güçlerimizi birleştireceğiz'' diyen Erdoğan, siyasi, diplomatik ve ekonomik alanda işbirliğinin artırılması gerektiğine işaret etti.
Erdoğan, Türkiye'nin son 10 yılda sağladığı istikrar ve gerçekleştirdiği ekonomik dönüşümle bölgesel ve küresel bir güç olma yolunda önemli bir mesafe kaydettiğini söyledi. Türk ekonomisinin bu yüksek performansını dünya ekonomisinin buhranlı yıllarında sürdürebiliyor olmasında özel sektörün ve girişimcilerin büyük payı olduğuna belirten Erdoğan, Türkiye'nin artık küresel ölçekte bir cazibe merkezi olduğunu kaydetti. Türkiye'nin genç ve yetişmiş bir işgücü, sıkı mali politikaları, rekabetçi yatırımcıları, güçlenen altyapısı ile Avrupa'nın 6'ıncısı, dünyanın 16'ınca büyük ekonomisi olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız 2010 yılında yüzde 8,9, 2011 yılında yüzde 8,5 büyüme gösterdi. İhracatımızı göreve geldiğimizde çok komiktir, 36 milyar dolar seviyesinden aldık. Bu yılın Ekim ayı itibarıyla hamdolsun 148 milyar dolara çıkartarak Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık. İnşallah yıl sonu itibarıyla 150 milyar doları yakalayacağız. Bu bir tarihi rekordur Türkiye için. Tabii burada hizmet ihracatını söylemiyorum. Hizmet ihracatına baktığımız zaman hizmette 45 milyar dolarlık bir ihracatımız var. Onu da buna ilave ettiğimizde 195 milyar dolar. Böyle bir noktaya geldik. Bu Türkiye'nin nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından çok önemli.
''IMF'ye biz borç vereceğiz''
Son iki yılda ülkemize yapılan doğrudan sermaye yatırımlarının toplam değeri 25 milyar doları geçti. Daha da önemlisi göreve geldiğimizde Merkez Bankamızdaki döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Ama şimdi son döviz rezervimizi burada ifade edeyim, 117 milyar dolara çıktı.''
İktidara geldiklerinde Türkiye'nin IMF'e olan borcunun 23,5 milyar dolar olduğunu şu an ise bu rakamın 1,3 milyar dolara indiğini aktaran Erdoğan, ''Nisan ayında sıfırlıyoruz. Biz artık IMF'le falan stand-by anlaşmalarını yapmıyoruz. Şimdi teknik bazı görüşmeler yapıyoruz ve IMF'e 5 milyar dolar biz borç vereceğiz'' dedi.
Bunlar olurken bazı gerçeklerin de oluştuğunu ifade eden Erdoğan, iktidara gelirken söyledikleri ''yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla'' mücadele sözünü yerine getirdiklerini belirtti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'deki yerel yönetim anlayışımızı Mısır'a aynen biz de ihraç edelim ve İstanbul ile Kahire'yi kardeş şehir yapalım. Aynı şekilde Ankara ile İskenderiye'yi kardeş şehir yapabiliriz. Derdim şu, diyorum ki bizim belediyecilik anlayışımızı aynen bu şehirlerimizde uygulayabiliriz'' dedi.
Erdoğan, Türk-Mısır İş Forumu'nda işadamlarına hitap etti.
Daha önce bankaların iflasın eşiğinde olduğunu, Türkiye'nin en büyük devlet bankasının zarar ettiğini ve bunu görev zararı diye gösterdiklerini anlatan Erdoğan, ''Halbuki içeriden, tercüme edecekseniz bunu iyi tercüme edin, söğüşlenmiş diyeceğim, bunun Arapçası var mı bilmiyorum, adeta modern fareler çıkıyor, onlar, sıçanlar, mıçanlar, götürüyorlar. Hortumlamışlar diyebiliriz, bunlar yapılıyor. Ama şimdi aynı bankalar, şu anda Avrupa'nın ilk 3'ü içerisinde yer alıyor, ilk 5'i içinde yer alıyor. Bakın nereden nereye geldik. Şimdi böyle bir sürecin içindeyiz. Niye? Yolsuzluklar meselesi, bunları çözüyorsunuz. O zaman kimin cebinde kalıyor bu para? Milletin cebinde kalıyor, halkın cebinde kalıyor, devletin kasasında kalıyor'' diye konuştu.
Türkiye'nin dünyanın şu anda en büyük 6 turizm ülkesi arasında yer aldığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Türk müteahhitlik şirketleri, 94 ülkede üstlendikleri projelerle 200 milyar dolarlık iş hacmine ulaştılar ve Çin'den sonra dünyanın en büyük 2. ülkesi oldu. Böyle bir noktadayız. Tabii bu sürecin olumlu bir yansıması olarak işsizlik oranı, yüzde 14'lerden hamdolsun yüzde 8'lere kadar inmiş vaziyette. Kişi başı milli gelirimizi 3 bin 500 dolardan aldık, şu anda 10 bin 500 dolara yükselmiş durumda. Bire üç. Bütün ekonomik ve sosyal göstergelerimizde bu şekilde çok önemli iyileşmeler, ilerlemeler kaydettik.''
Erdoğan, Türkiye'nin gösterdiği ekonomik yükselişte yeni dış pazarlara açılmada sağlanan başarının büyük payı olduğunu dile getirerek, ''Asıl önemlisi ise yakın bölgemizdeki ülkelerle olan ekonomik ve ticari ilişkilerimizde çok büyük ilerleme sağlamış olmamızdır'' dedi.
2002 yılında Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkeleri ile ticaret hacminin 5 milyar doları dahi bulmadığını hatırlatan Erdoğan, bu rakamın bugün 1'e dokuz artarak 45 milyar dolara yaklaştığını söyledi. Müteahhitlerin bu bölgelerdi üstlendiği projelerin dünya genelindeki projelerin yüzde 40'ına tekabül ettiğini anlatan Erdoğan, Türkiye'ye Orta Doğu ve Kuzey Afrika'dan gelen turistlerin sayısının son 10 yılda 6 kat arttığına işaret etti. Bu süreçte Türkiye ile Mısır arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin önemli gelişme gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin bu yıl sonu itibarıyla 5 milyar doları aşacağını belirtti. Erdoğan, ''Ama yeterli değil, bunu inşallah şöyle 3-4 yıl içerisinde 10 milyar dolara çıkaracağız'' dedi.
'' Kahire, Mısır'ın özetidir''
Hükümetler olarak ilişkilere derinlik ve süreklilik kazandıran çeşitli anlaşmalar imzalayarak, mekanizmalara işlerlik kazandırarak ekonomik ilişkilerin gelişmesini teşvik ettiklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Türkiye'deki yerel yönetim anlayışımızı Mısır'a aynen biz de ihraç edelim ve İstanbul ile Kahire'yi kardeş şehir yapalım. Aynı şekilde Ankara ile İskenderiye'yi kardeş şehir yapabiliriz. Derdim şu, diyorum ki bizim belediyecilik anlayışımızı aynen bu şehirlerimizde uygulayabiliriz. Bununla şunu ifade etmek istiyorum, yani yapılanma anlayışından tutunuz, temizlik anlayışına varıncaya kadar, hava kirliliği anlayışına varıncaya kadar, çevre düzenlemesine varıncaya kadar, kentsel dönüşüm değişim, bütün bu tasarımlara varıncaya kadar müşterek bir çalışmanın içerisine girebiliriz. Çünkü insanoğlu öncelikle görüntüye bakıyor, görüntü nasıl? Buna bakıyor ve buna göre notunu veriyor. Kahire, medeniyetlere merkezlik yapmış bir şehir. Böyle güzel bir şehrin, İstanbul gibi bir tarih şehriyle aynı şekilde medeniyetlere merkezlik yapmış bir şehirle bir arada olması, inanıyorum ki Kahire'ye farklı bir sıçrama getirecektir. Çünkü Kahire, Mısır'ın özetidir. Böyle bir kent, bunu hak ediyor. Bunu başarmamız lazım diye düşünüyorum.
Aynı şekilde, biz de aramızda 2 milyar dolarlık bir anlaşma yaptık. 1 milyar dolarlık anlaşma ile 500 milyon doları gönderdik, 500 milyon doları da inşallah yılbaşı itibarıyla onu da göndereceğiz ve 1 milyar dolarlık da Eximbank anlaşmasıyla inşallah bu yapılandırmanın adımlarını atacağız. İstiyoruz ki bu dayanışmamız çok daha iyi bir noktaya gelsin. Hükümetlerimizin, ülkelerimizin ve bölgemizin geleceği konusunda ortak bir vizyona sahip olduğumuzu biliyorum ama bunu laftan uygulamaya geçirelim. Zira Türkiye ve Mısır'ın refah ve sosyal adalet arayışında beraber hareket etmeleri, sadece ülkelerimiz değil, bölgemizin istikrarı ve kalkınması için de büyük önem taşıyor.''
"Biz de Mısır'ı seviyoruz, Mısırlı kardeşlerimizi seviyoruz''
Başbakan Erdoğan, Mısır'ın nüfusunun üçte ikisi genç ve dinamik olduğunu, bunun bir avantaj olduğunu belirterek, ''Entelektüel birikiminiz iyi, bunlar gelecek vaat ediyor. Ama bunu iyi yönlendirmemiz, iyi değerledirmemiz lazım. Türk iş adamları, müteşebbisleri de Mısır'ın geleceğine inanıyor, güveniyor'' diye konuştu.
Mısır'da şu anda 300 Türk iş adamının olduğunu, seyahate ise 350 iş adamıyla geldiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
''Mısırlı karşıtlarıyla inşallah çeşitli görüşmeler anlaşmalar yapmak suretiyle şimdi geleceği daha farklı inşa etsinler istiyoruz. Mısırdaki o iş adamlarımızın yaşanan o sıkıntılı günlerde işlerinin başında kalarak bütün risklere ve tehlikelere rağmen faaliyetlerini sürdürmüş olmaları bu inancın tezahürüdür. Çünkü onlar Mısır'ı sevdiler, Mısırlıyı sevdiler, kardeşleri olarak sevdiler. Biz de Mısır'ı seviyoruz, Mısırlı kardeşlerimizi seviyoruz, 'Beraber geleceğe yürüyelim' diyoruz.''
Mısırlıların ''Sarp tepeye kararlı bir kalple çıkılır'' sözünü hatırlatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Topraklarımızın birer ticaret ve üretim vahası olduğu, yüzlerce çeşit malın binlerce kilometre ötelere kervanlarla ve yelkenlilerle taşındığı o eski günleri silik hatıralar olarak değil, örnek alacağımız, bize şevk verecek başarı hikayeleri olarak görmeliyiz. Siz değerli iş adamlarımızı önümüzdeki dönemde yazacağımız daha büyük başarı hikayelerinin kahramanları olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum.''
Konuşması sırasında Türkiye ve Mısır arasındaki 27 anlaşmanın imzasının tamamlandığını belirten Erdoğan, ''Bu anlaşmaların Türkiye-Mısır ilişkilerinde yeni bir sürecin, yeni bir dönemin başlangıcına vesile olmasını Allah'tan temenni ediyorum'' dedi.
Toplantıya Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik de katıldı.