Şükürler olsun Yaradan'a ki bizlere bir Ramazan ayını daha görmeyi nasip etti. Dilerim bu ay dostlukların çıkar hesaplarıyla değil sevgi ile beslenmesine, gönüllerin sevgi ile dolup taşmasına vesile olur. Bu memlekette dini konularda konuşması gereken en son insan ben olsam da önemli olanın İnsan olmak değil, insanca düşünebilmek ve yaşamak olduğunu bilenlerdenim. Eren'in biri pencere kenarında otururken sokaktan geçen yoğurtçuyu görünce hanıma seslenir:
"Hanım sitili getir de yoğurt alalım." Hanımı yoğurta ihtiyacımız yok deyince, Eren:
"Bizim yoğurda ihtiyacımız yok ama yoğurtçunun bunu satmaya ihtiyacı olmasa, bu sokaktan iki defa geçmezdi." Yani sevgili okurlar, bizlerin insan olarak doğması Yaradan'ın takdiri. Ama insanca düşünmek kendi elimizde. Öyleyse hiç olmazsa bu mübarek ayda dışımızı değil içimizi temiz tutalım. Çünkü Yaradan bizim şeklimize değil, kalbimize ve niyetimize bakacak. Tasavvuf felsefesine göre insan bir kap, bir çanak gibidir. Onun dışını yıkamak vacipse de içini yıkamak daha vaciptir. Dışını yıkamak farzsa içini yıkamak daha farzdır. Kuran'da,
"Tanrı benim evimi temizleyin buyurmaktadır. Tanrı bütün evrene sığmadığı halde, bir müminin kalbine girer. Onun için insan, Tanrı'nın evi olan gönlünü temizlemesi gerektiği gibi, yine Tanrı'nın bir başka evi olan diğer bir insanın kalbini kırmamalıdır" der. Mevlana, insanın doğru olup iyi ve hayırlı işler yapmasını; başkalarının ayıbını göreceği yerde kendi kusurlarını düzeltmesini öğütler. Mevlana'ya göre iyilik, maddi bir menfaat beklendiği için değil, Allah'ın rızasını kazanmak için yani karşılıksız yapılmalıdır. Öyleyse bu ayda fitremizi, zekâtımızı, Ramazan yardım paketlerimizi, karşımızdakinin dili, dini, ırkı, mezhebini ayırt etmeden Allah'ın yarattığı kulu, insan olarak değerlendirerek verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Cumanız mübarek, orucunuz kabul olsun.