Gaziantep sadece Türkiye'nin değil, Ortadoğu'nun da cazibe merkezi. Bulunduğu coğrafi konum, ekonomik gücü ve turizm potansiyeli ile tam bir rol model. Bu durum Türkiye için oldukça değerli. Ama gelin görün ki Ortadoğu'da farklı hesapları olan Batı dünyası için bir tehlike adeta. Tehlike ortadan kalksın diye patlıyor o bombalar. Tehlike güç kaybetsin diye çıkıyor o spekülasyonlar. Üzülüyoruz olanlara,
Gazi şehrimizin adının böyle anılmasına, mahalle var yok tartışmalarına, Sayın Valimizin yıpratılmasına, elçiliklerin 'gitmeyin' uyarılarına. Üzülüyoruz ama bir yandan da ben bıyık altından gülmekten kendimi alamıyorum. Yahu bunlar çılgın Türkleri hâlâ mı tanıyamadılar diyorum. Biz ne zaman vazgeçtik ki şimdi vazgeçeceğiz diyorum. Bana soranlar oluyor, diyorlar ki
"Yahu deli misin, bu dönemde hem de bu kente yatırım yapılır mı?" diye. Ben de diyorum ki "Beni ben yapan bu kent. Elbette yatırımı buraya yapacağım. Hem de şimdi en çok ihtiyacı olduğu dönemde." Bakın Belediye Başkanımız
"Şimdi Gaziantep'e gitme zamanı" diye kampanya başlattı, vazgeçmiyoruz. Gaziantepli firmalarımız geçen hafta SIAL Paris gıda fuarındaydı. Dünya gastronomi kentinin temsilcileri Paris'te hem ürünlerini hem Gaziantep'i tanıttılar, vazgeçmiyoruz. Biz Gaziantepliler olarak Gazi olmaktan da şehit olmaktan da korkmuyoruz. Düştüğünde değil, pes ettiğinde kaybedersin.