Yazıma basketbol milli takım formasının hakkını vermek için Avrupa Şampiyonası'nda her gün mücadele eden milli takımıza yürekten teşekkür ederek başlayacağım. Sizlerle, iyi niyetle akıttığınız ter ile gurur duyduk.
Mevlana ne demiş, "Güzel günler sana gelmez, sen onlara yürüyeceksin."
Avrupa Şampiyonası'nda çeyrek finale "tamam mı, devam mı?" maçına, uzun bölgesinde oldukça ağır basan İspanya karşısına çıktık. İlk 8 dakikada sayı üretmekte zorlansak da maç dengede gidiyordu. Oyun kurucu pozisyonunda da İspanya üstünlüğünü hissettirdi. Top kaybı yapmadan oynadığımız 3. çeyrekte dengesiz hakem yönetimine rağmen oyunun içinde kalmayı başardık. Ancak oyun sonunda istediğimiz sonuca ulaşamadık.
Turnuva boyunca tüm basketbol otoritesinin de tepkisini çeken hakem yönetimini eleştirmeden geçemeyeceğim.
Ufuk Sarıca'nın maç sonunda dediği gibi, "Bu turnuvada öğrendiklerimizi yeni nesile taşımalıyız."
Çalışma sistemini revize etmeye, genç oyuncularımızı alışılmışın içinden çıkartıp daha donanımlı yetiştirmeye başlamamız şart. Hiçbir şey yokmuşçasına yaşama devam etmeye çalışmamalıyız.
Hidayet, Kerem, İbrahim, Harun gibi bir jenerasyondan sonra Cedi Osman, Furkan ve Kenan Sipahi ile yeni bir jenerasyon oluşturmak bu geçiş döneminde hiç kolay olmayacak.
Her zaman olduğu gibi turnuvalar gelip geçici. Önemli olan bir insanın, bir toplumun daima hedefinin olmasıdır. Hiçbir zaman umudumuzu yitirmedik ve daima milli takımlarımızın sonuna kadar destekçisi olacağız.