TÜİK 2017 yılının ikinci çeyrek büyüme oranını açıkladı. İç tüketimdeki canlanmanın ve kamunun aldığı tedbirlerin etkisiyle Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde % 5,1 büyüdü.
TÜİK ilk çeyrek büyüme verisini de revize ederek 5'ten 5,2'ye yükseltti. Böylece yılın ilk yarısında büyümemiz kabaca yüzde 5,2 oldu.
Büyüme ekonominin iyi gidişinin ölçüldüğü en önemli kalemdir. Aynı zamanda siyasi iktidarın başarısının da ölçülmesinde en önemli kalemlerdendir.
Büyüme yüksek ve kaliteliyse ekonomi çarkı döner. Çalışan da üreten de hizmet sunan da para kazanır, harcar ve tasarruf eder. Zaten tasarruf da edilebiliyorsa dış borçlanma ihtiyacı da düşer ki bir ekonomide en çok arzu edilen noktalardan biri budur.
Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyrek büyüme performansı çarkların hızlandığını, büyüme trendinin devam ettiğini gösteriyor.
Büyüyoruz ama nasıl büyüyoruz? Burada önemli olan sürdürülebilir büyümedir.
Türkiye'nin
"sürdürülebilir, yüksek ve kaliteli" büyümeyi sağlayabilecek
potansiyeli mevcut. Ancak
henüz var olan bu potansiyeli
tam olarak kullanamıyoruz.
En büyük potansiyel de tarımda saklı.
Geçtiğimiz günlerde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba ne dedi? "Tarım Bakanlığının adı üretim bakanlığı olarak değişmeli" dedi.
Sayın Bakanın da ifade ettiği gibi tarım dünyanın geleceğinde stratejik bir öneme sahiptir.
Böylesine bereketli topraklara ve tarımsal üretim kültürüne sahip bir ülke olarak bir an önce yapmalıyız ki dünyanın tarımsal hamleler geleceğindeki yerimizi daha da güçlendirebilelim. Ekonomimizi gıda ve hayvan ithal etmekten kurtaralım.
Son büyüme rakamlarında tarım sektörü ekonomideki genişlemeye 0,2 puan ile son yedi çeyreğin en yüksek katkısını yapmış. Tarımı inovasyonla tanıştıralım, Endüstri 4.0 ile bütünleştirelim, Tarım Bakanlığını üretim bakanlığına taşıyalım.
İşte o zaman sürdürülebilir, yüksek ve kaliteli büyüme ekonomimizin karakteristik özelliği olur. Böylece kazanan hem vatandaş, hem üretici, hem de siyasetçi olur. Yani kazanan ülke olur, kazanan Türkiye olur.