Son günlerde ekonomi gündeminde iki konu var. Biri geçen hafta da bahsettiğimiz üzere Kuzey Irak referandumunun ekonomik etkilerinin ne olacağı. Diğeri ise yüzde 40 zamlanan MTV'nin yüzde kaça ineceği.
Habur Sınır Kapısı henüz kapanmadı ama bu ihtimalin varlığı ihracatçıyı, lojistikçiyi aslında genel olarak tüm ekonomiyi tedirgin ediyor. Ulusal çıkarlarımız ve güvenliğimiz her şeyin önünde. Kapanması gerekirse kapanır. Ama iş dünyası geçen haftaki yazımda sorduğum
"Peki ya bundan sonra?" sorusunun cevabını arıyor.
Yeni kapı mı açılacak, yeni yol mu bulunacak?
İster yeni kapı olarak adı geçen Ovaköy-Esendere gibi kapılar hizmete açılsın, isterse İran veya İsrail üzerinden yeni güzergâhlar belirlensin. Her halükarda hem zaman hem para açısından maliyetler artacak. Habur kadar verimli olmayacaktır.
Bir başka endişe de bu süreçte lider olduğumuz pazara İran veya bir başka ülkenin girme ihtimali.
O nedenle en kısa sürede yetkililerin iş dünyası ile koordineli bir şekilde endişeleri yok edecek bir yol bulması piyasaları rahatlatacaktır.
Bakanın MTV'ye yüzde 40 zam yaptık demesi ise zaten verginin vergisini ödeyerek otomobile binen vatandaşta şok etkisi yaptı.
Neyse ki Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda gerekenin yapılacağını açıklayarak ateşi biraz olsun düşürdü.
Gerçi yapılan son vergi zamlarını vergi sistemi tüketerek değil, üreterek büyümeyi teşvik ediyor. Yatırımı mal ve hizmet üretimine yapmak yerine gayrimenkule, arabaya yapanlar artı maliyete katlanacak diye yorumlayanlar da var. Ekonominin canlanması için Amerika örneğinde olduğu gibi verginin düşürülmesi gerektiğini söyleyenler de…