B ugün ülkemiz tarihine altın harflerle yazılmış kahramanlık destanlarından en büyüğünün, Çanakkale Zaferi'nin 102. yıldönümü.
Aslında bu şanlı, şöhretli olduğu kadar çok ağır bedelli bir zaferdir. Öz yurdunu korumaya çalışan Anadolu insanının 250 bin şehitlik bedel ödediği bir zaferdir.
18 Mart Çanakkale Zaferi bir ulusun kahramanlık öyküleriyle güç bulmanın ötesinde ulus olabilmenin izini taşıyor. Hani
kendi halkımıza, doğuya, güneye
yayamadığımız, kendi çocuklarıma
anlatamadığımız, cedlerimizin ortak
öyküsü...
Yalnızca geçmişi değil, bugünün kopuşlarını anlamaya yarayacak birlikte verilen varolma mücadelesi.
Yokluğun dibe vurduğu yıllarda Çerkezinden Lazına, Arnavudundan Kürdüne birlikte ulus olunduğunun sağlam kanıtıdır Çanakkale.
Her öyküsünü ayrı severim Çanakkale savaşlarını... Kınali Ali, Oduncu Seyit, Edincikli Mehmet, Doktor Ömer, Kürt Celal.
Çanakkale'nin bütün cepheleri, birlik duygularını, ortak ruhu güzel yansıtır...
Henüz yetişme çağındaki genlerimizi, üniversitelilerimizi, hatta liselilerimiz (O yıl Kayseri Lisesi hiç mezun vermedi) bunun yanında bu ülkenin Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle, Lazıyla kazandığı zaferdir.
250 bin şehit pahasına püskürttüğümüz düşman birlikleri, korumaya çalıştığımız vatan parçalarını tamamen işgal etmişken, Anadolu insanına Mustafa Kemal gibi bir savaş ve siyaset dehasını armağan etmiştir.
Bir kurmay albay olarak çıkan Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'nın kaderini değiştiren subay olarak tarihe geçmiştir.
Bu münasebetle, başta Mustafa Kemal olmak üzere aziz şehitlerimizi bir kez daha daha saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.