POPÜLİST DEĞİLİM
Röportajlarınızda fotoğrafınızın çekilmesini, ortalıkta olmayı sevmediğinizi söylüyorsunuz. Bunlar, tanınır olmanın gerekliliği mi?
Ben, sadece işimi yaparken fotoğraf çektiririm. Özel hayatımda da fotoğraflar çektirmekten hoşlanmam. Zaten fotoğrafçı olan insan; fotoğrafının çekilmesinden değil, fotoğraf çekmekten hoşlanır. Ben iki ayaklı, yürüyen bir fotoğraf makinesiyim. İçgüdüsel ve işgüdüsel olarak hem çekiyorum, hem de kaydediyorum.
Popüler olmanın sizi rahatsız ettiği zamanlar oluyor mu?
Ben tanınan bir oyuncuyum ama popüler dünyanın popülist oyuncularından değilim. 21 yaşında oyunculuğa adım attığım zaman da böyle olmasını istemiştim ve şu an o gün düşündüğüm yerdeyim. Ben her dakika, her yerde olmaktan haz etmem. Uzaktım, uzak kaldım ve uzak yaşıyorum. Bunu da seviyorum.
Oyuncunun gizemli bir yanı olmalı mı sizce?
Oyuncu kendisini saklamayı bilmiyorsa, giderek güçsüzleşir ve beslenemez. Beslenemediği sürece de kaliteli bir oyunculuk çıkaramaz.
'İSMAİL BAKIRCI' NASIL GÜLSÜN?
Dizi sizi hangi özelliğiyle cezbetti?
Gerçekleri çıplak olarak gözler önüne sermesi ve hikayenin hoşluğuyla. Böyle iki eşli, yedi çocuk babası bir adamı oynama şansı insanın karşısına kaç defa çıkar? Kalitesinden şüphe etmediğim için "Evet" dedim. 'İsmail'; bayağı zor, grift bir karakter. Sadece ben değil, kimse kendisini onun yerine koymak istemezdi.
'İsmail Bakırcı' karakterinin bir baba olarak yaşadıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Beni gören herkes "Ah ağabey; senin ne zaman yüzün gülecek?" diyor. Ben de "Nasıl gülsün ki?" diyorum. 'İsmail' şimdiye kadar karşılaştığı bütün zorluklara çocukları için dayandı. Aslında çok güçlü bir adam.