Şirin Sever'in a Haber'de hazırlayıp sunduğu 'Jurnal' programına önceki gün ODTÜ öğretim üyesi, sosyal antropolog Profesör Tayfun Atay konuk oldu. Türkiye'deki dizi sektörünü değerlendiren Atay; çarpıcı açıklamalarda bulundu:
DİZİ İZLERİM!
Günde 3- 4 saatimi dizi izlemeye ayırıyorum. İnsanların şaşırarak "Koskoca profesör saatlerce dizi mi izliyor?" diye sorduğunu duyuyorum. Evet izliyorum.
Türkiye'de diziler; toplumu anlamak için çok önemli bir kaynak. Bu anlamda dizilerin yeterince ciddiye alınmadığını düşünüyorum.
İnsanlar; sorunlarından uzaklaşmak istiyor. Dizi izlerken gündelik dertlerinden uzaklaşıyorlar. Dizilerin doğal bir antidepresan etkisi bulunuyor ancak izleme saatlerinin abartılması da ciddi tehlikelere yol açabilir.
Dizilerin altyapısında edebi bir nokta var. Bunun olumsuz bir yanı olduğunu düşünmüyorum.
EGO OKŞAYAN DİZİLER
Gerçekleri tersine çevirerek toplumsal egoyu okşayan ve yanılsamalı özgüven aşılayan dizileri izlemeyi de seviyoruz.
Bizim aşamadığımız, başarısız olduğumuz siyasal sorunlar; 'Kurtlar Vadisi'nin başarılı olmasını sağlıyor. Bu sorunlar; tersine dönmüş bir halde 'Kurtlar Vadisi' kurgusunda karşımıza çıkıyor.
Kürt meselesi içinden çıkılamaz hale geldikçe 'Kurtlar Vadisi' devam edecek.
Erkeklerin 'Muhteşem Yüzyıl' dizisini izleme nedeni; tamamen kadın kapışmasını izlemekten zevk almalarıdır.
ERKEK FEMİNENLEŞİYOR
Türkiye'de erkekler her geçen gün feminenleşiyor.
"Erkekler ağlamaz" deriz ama insan ağlar; "Erkekler merhametsiz" deriz ama insan merhametlidir. Söylemek istediğim nokta; erkek daha insanileşiyor, erkekler daha insan hale geliyor. Bu iyi bir şey...
Değişim sadece erkeklerde değil kadınlar için de söz konusu. Kadınlar da maskülenleşiyor. Kadınların erkeklere hasredilen karakteristikleri dışa vurabildiğini görebiliyoruz.
İKİNCİ BAHAR DÖNÜM NOKTASI
Ülkemizde 'İkinci Bahar' ile diziler ciddiye alınmaya başlandı. Orada anlatılan hayattaki geleneksel yaşam biçimi, geleneksel kültür kalıplarından modern kültür kalıplarına geçiş, bunun için kullanılan simgeler önemliydi."
