KASLI OLSUN!
Biri bana "Şu yakışıklı mı?" diye sorduğunda; 'Nasıldı, gözleri ne renkti?' diye düşünürüm. Hiç benim tarzım değil ama etrafımdaki insanlardan fark ettiğim de şu; 'Sevgilim kaslı olsun!' Arkadaşım, tabağa konup yenmiyor ya bu!
KARŞIDAN BEKLEMEM
Birine aşık olduğum zaman gider söylerim. Üstelik karşı taraftan bir şey beklemeden söylerim bunu, bir şey yaşamak için değil. "Ben sana aşık oldum" diyebilirim. Çünkü onu demezsem kendi akıl sağlığımı kaybedebilirim.
PLANLARIM KISA VADELİ
Mesleki anlamda kısa vadeli planlar yapıyorum. Ekranda kendimi, benmiş gibi seyretmezsem rahat ediyorum. Fatih Akın filminde oynamak istiyorum! O kadar değerli ve önemli insanlar var ki, hayatım ve sağlığım bana yardım ettiği müddetçe o ustaların hepsiyle çalışmak isterim ama bunu bir hayal ya da bir hedefmiş gibi koymuyorum. İstiyorum, isteyince olur.
HAYAT SANATI TAKLİT EDİYOR"
Hayat, sanatı taklit eder. Kapalı kapılar ardında neler yaşanıyor hiçbirimiz bilmiyoruz. Ya da bilenler yazıyor, biz onları oynuyoruz ama sanat, hayat kadar gerçek olamayabiliyor bazen. Gümbür gümbür şeyler de yaşanabiliyor! Onların bir kısmı sanat olabiliyor."
'ÜMRAN'IN İÇİNDE BAŞKA BİRİ YAŞIYOR
Hande Soral; 'Alev Alev'de canlandırdığı 'Ümran' karakterinden şöyle bahsediyor: "Onunla uğraşmayı çok seviyorum. 'Ümran' değişik biri, ben de yeni yeni tanıyorum. O nedenle hakkında çok az şey anlatabilirim. Bir travması var; annesiyle babasını trafik kazasında kaybetmiş. O yüzden zor bir hayat yaşıyor. Maddi bir zorluğu yok ama ruhsal problemleri var. İstediği olmadığında intihara kalkışan biri. Öfkelendiğinde gözü hiçbir şey görmüyor. İçinde başka biri yaşıyor gibi."
YOGA YAPMAYI ÇOK İSTİYORUM
Yoga yapmayı çok istiyorum ama bir türlü kurulu düzene geçemedim diziden dolayı, spor yapıyorum. Rahatlamaktan anladığım şey; spor yapmak. Spor yapmak bende acayip bir endorfin salgılatıyor, herkeste de öyle galiba!
Uzakdoğu mutfağını çok severim. Bir de soyasız suşi yiyebileceğimi öğrendim diyette. Bu benim için büyük bir nimet.
İSTANBUL SEVGİLİ GİBİ, UZAK KALINCA ÖZLÜYORUM
İstanbul'u seviyorum çünkü birçok şeyde ilk benim için. Uğruna o kadar güzel şiirler yazılmış ki benim söylediğim laf çok çelimsiz kalacak! İstanbul'u seviyorum, çünküsü yok. Sevgili gibi İstanbul, uzak kalınca özleniyor.
Boğaz Köprüsü'nün fotoğrafını çekmek isterdim ama tercihim terasımdan İstanbul'u çekmek olurdu. Çünkü hem köprüyü, hem Galata Kulesi'ni, hem de Kız Kulesi'ni görüyor.
İSTANBUL ÇOK BÜYÜK
"İstanbul sen mi büyüksün ben mi?" diye, sormuştu ya biri; İstanbul "Ben büyüğüm! Bana iyi bakın sahip çıkın, Fatih burayı kolay almadı' derdi! Bence hepimizi yutabilecek kadar büyük!
Beş senedir doğum günümü de kutladığım, Tünel'deki Akbabalı Meyhane'ye sık giderim. Onun dışında Teşvikiye House Cafe'ye çok sık gidiyorum. Ben biraz sahiplenmeyi seviyorum gittiğim yeri, rahat hissetmeyi seviyorum. Keşfetmeyi de severim ama hemen bir yere gitmek istiyorsam eğer rahat ettiğim yere gitmeyi tercih ederim. Elli Bistro var. O da arkadaşımız, Nevizade'de. Sahilde oturmayı seviyorum, çay bahçelerini seviyorum. Emirgan'ı seviyorum. İstanbul'u çok seviyorum.