Doğal kaynakların hızla tükendiğini biliyoruz. Doğa için, en önemlisi de yaşayabilmek için bir şeyler yapmak her zamankinden daha önemli bir hal aldı. Özellikle şehirlerde yaşayan insanlar, doğadan uzak olmanın bedelini çok daha fazla ödüyor. Esquire dergisi; her şeyin yapaylaştığı dünyada, doğaya uyumlu yaşamak, doğal beslenme, sürdürülebilirlik, ekolojik tasarımlar, tohum özgürlüğü ve doğal besinleri bulma yollarını araştırdı.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN ÖNEMİ
Uzmanlar, doğal kaynakların kısıtlılığına çözüm bulmak için, kullandığımız eşyadan yediğimiz yemeğe kadar her şeyin doğaya uyumlu ve geri dönüşümlü olması için çabalıyor. Bu tasarımların uzun vadede kullanılabilmesi, beraberinde yeni bir kavramı da getirdi: Sürdürülebilirlik. Ülkemizde bu kavram 'istikrar' olarak görülse de, asıl anlatılmak istenen dünya kaynaklarının gelecek nesillere de kalabilecek şekilde harcanması. Günümüzde insani kalkınma, 'daha fazlasına sahip olmak' olarak algılanıyor. Aslında gerçek kalkınma, insanın daha fazla gelişmesinde yatıyor. Avustralya'da faaliyet gösteren Eco Innovators şirketinin sahibi Leyla Acaroğlu, sürdürülebilirlik konusunda çalışmalar yapıyor. Acaroğlu, bu konuya nasıl ilgi duyduğunu şöyle anlatıyor: "Ürün tasarımı okurken her şeyin doğayla bağlantılı olduğunu fark edene kadar sürdürülebilirlikten haberim yoktu. İnsanlara ve doğaya yararlı olabilecek tasarımlar yapabilirdim, böyle bir seçeneğim vardı. Ben de ekolojik tasarımlarla ilgili her şeyi araştırdım." Peki, sürdürülebilirlik neden bu kadar önemli? Çünkü yaşamamız için gerekli olan her şey doğadan geliyor. Eğer biz dünyaya iyi bakmazsak, o da bize iyi bakmaz. Burada da devreye tasarımlar giriyor. Acaroğlu, konuyla ilgili şöyle diyor: "İnsanların kullandıkları ürünler, pozitif değişiklikler için önemli. İnsanlar kendilerini eğitmeli. Sürdürülebilirlik, sonu olmayan bir yolculuk. İnsanoğlu her zaman evrimleşebilir ve yeni çözümler üretebilir." Ekolojik tasarımlar ve sürdürülebilirlik birbiriyle bağlantılı. Bu açıdan; tasarımların parçalanabilir, uzun ömürlü ve kapalı devre olması gerekiyor. Acaroğlu, İstanbul'daki yaşamla ilgili düşüncelerini ise şöyle anlatıyor: "İstanbul'daki hızlı bina yapılanması ormanlık alanlara zarar vermiş. Ayrıca yollarda çok fazla çöp gördüm. Endüstriyel atıklar da çevre kirliliği yaratıyor. Türkiye'de ufak önlemlerle sorunlar çözülebilir."
Doğal beslenme devrimi
Ekolojik
yaşamın bize sunduğu, kenara atılamayacak değerde bir şey daha var: Doğal besinler. Çevremizi organik olduğu iddia edilen ürünler sarmışken, siz ne yiyeceğinize karar verecek kadar bilinçli olabilirsiniz. 2002'de kurulan Buğday Derneği'nin başkanı Güneşin Aydemir, bu tip besinlerle ilgili şunları söylüyor: "Türkiye'de kurulan organik pazarların sadece dördünü Buğday Derneği koordine ediyor. Önümüzdeki günlerde yeni pazarlar da açılacak. Tüketicilerin, organik ve organik olmayan gıdalara karşı sorgulayıcı olması gerek. Bir ürün. sadece satıcısı köylü olduğu için 'mutlaka doğaldır' diyerek alınıyorsa bu büyük bir hata."
Şehirde yaşayanlar ne yapmalı?
Ekolojik pazarlardan alışveriş yapmaya gayret edin.
Çöplerinizi azaltın. Ambalajlı ürünler kullanmamaya gayret edin. Bez torba ya da file sepet kullanın.
Tüketim kültürü yerine kullanım kültürünü benimseyin.
Hiçbir yeriniz yoksa balkonunuzda üretim yapın.
Ekolojik yaşam felsefesini benimseyen insanlarla buluşun.
Derneklere üye olun. Güncel haberler almak için derneklerin sosyal medya adreslerini de takip edin.
