Siz de benim gibi memleketinden firar edip İstanbul'a yerleşen ve kendi hayatını kuranlardan mısınız? O zaman bu yazı, kader ortaklarıma gelsin.
BANA KARIŞMA !
Bir gün kapı çalınır ve aile fertlerinin ansızın gelişiyle işgal altına alınırsın. Memleketten gelmişlerdir ve heyecanlılardır. O bavullar evin her köşesine açılır, sağa sola yayılınır. İlk olarak 'Ah sen burada bir başına kaldın, içimiz hiç rahat etmiyor. Dur sana bir bakayım' deyip sağlık kontrolünden geçirilirsin.
Ardından sorgu suale maruz kalırsın. 'Hangi soruya ne yanıt vereceğim?' derken, hop bir dolma daha ağzına sıkıştırılır. Ardından masanın, koltuğun, bilgisayarın yeri değişir. 'Ne kadar dağınıksın, böyle ev mi olur?' 'Olur anne, olur baba. Bu ev benim, bu düzen benim!' Yok, asla dinlemezler. Geri sayıma başlarsın; bu işkence bitse de hayata devam etsek diye.
Ne yazık ki o bir haftalık misafirlik kimyanı bozar, ailen senin büyüdüğünü bir türlü anlamaz. O bir hafta zor geçer belki ama onlar gittiğinde bomboş evle yüzleşirsin.
Ne onlarla, ne de onlarsız olmuyor be!