Uzun bekleyişler bana göre değil arkadaş... İlişkinin demlenmesini beklemek, flört süresini uzatmak benim tadımı kaçırır. Hele ki son günlerdeki gibi ilişkiye başladın, sözü taktın, nişanı yaptın; bir de nikahı kıymak için beklemek büyük eziyet. Mükemmel kafa denkliğini, duyguların zirve yaptığı anı yakaladığın an kıyacaksın o nikahı... Düşünmeyeceksin üstünde! Unutacaksın ritüelleri... Düşünenleri de gördük, uzun yıllar o imzayı atmak için bekleyenleri de; sonuç koca bir hüsran! Hem eskilere şöyle bir bakın; bir erkek bir kızı görür beğenir, hoop istemeye gidilir, evlenirlerdi. 'Siz bir konuşun bakalım kafanız uyuşacak mı?' derdi aileler. Muhallebiye bir-iki kaşık salladıktan sonra mutlu son... Aşkı resmileştirmeli, hemencecik tüketmeden sorumluluğunu bilerek yaşamalı; hele ki bu dönemde... 'Fast food' kıvamında aşkların yanında en doğru kararı aldınız Naz Elmas ve Emre Kıramer; mutluluklar!
HOŞGELDİN ALİ DEMİR
Bu yaz düğün dernek çok gezdim ama nereden bilebilirdim bir de doğuma gideceğimi... Büyüdüğümü kabul etmek istemeyen ben, bir de bakmışım yeni doğum yapan arkadaşımı ziyarete gidiyorum. Gelelim o güne... Merve Boluğur ile buluşmuşuz; sesi titreyerek "Pelin'i (Karahan) ziyaretten geliyorum, doğurdu biliyorsun değil mi?" diyor. Pelin'i ve bebeğini görünce çok duygulanmış. O vamp bakışlarına aldanmayın; 'dışı buz, içi balım Merve' diyorum ben ona... Çok duygusal çok! Doğum yapan bir anneye nasıl gidilir, nedir bunun ritüeli bilmiyorum ki... Donup kaldım! Başlıyorum Google'lamaya... 'Yeni doğum yapmışlara bunları asla söylemeyin' makalesine denk geliyorum: 'Hiç doğum yapmış gibi görünmüyorsun', 'Geceleri uyuyor mu?', 'Çalışmaya devam edecek misin?' Sonra 'Yeni doğum yapana ne hediye alınır?' diye bakıyorum. Reklam kokan siteler en son, 'şarj eden telefon kılıfı' öneriyordu! En iyisi babaanneme sorayım: "Altınını al, ziyaretini kısa tut. Lohusa şerbetinden bir yudum iç ve çok konuşmadan ayrıl." Ali Demir; hık demiş babasının burnundan düşmüş. Göbek bağını babası kesmiş, doğuma da girmiş. "Bedri'nin (Güntay) desteği bana güç verdi" diyor Pelin. Düşünsenize; 11 saat süren bir sancı ve elini bir saniye bile bırakmayan bir eş... Bedri, doğum hemşiresini bile kendine hayran bırakan müthiş bir baba oldu. Tebrikler gençler.
PİZZAYI KESMEK YASAK!
En büyük hayalimdir; Etiler'deki müstakil evleri restorana çevirmek... Hayalimi gerçekleştiren bir mekan keşfettim, hem de en büyük rakibi olarak gösterilen Da Mario'nun tam çaprazında. Adı, La Scarpetta. Dumanı üstünde bir İtalyan restoranı burası. Kuzey İtalya bölgesinin kültürünü barındırıyor. Şef Alessandro, Torino'dan gelmiş. Hemen şefi yakalayıp favori yemeğini soruyorum. "Hepsi harika, ayıramıyorum" diyor. Sonra beyaz örtülü dev masalara kuruluyoruz. Binanın kış bahçesinde hizmet veriyorlar. Şarküterisi, keyif yapabileceğiniz balkonu ve üst katındaki mini barı; tam takılmalık… Burrata pizzaları, bolonez tagliatelli ve deniz mahsüllü risottoları mideye indiriyoruz. Mekanın sahibi Cem Orkut ise içi peynir ve bolonez sos dolgulu risotto toplarını tavsiye ediyor. Dipnot: Mekanda şefimiz pizzayı keserek getirmiyor; dilim pizza ona çok Amerikanvari geliyor anlaşılan. Makarnanın yanında da kaşık vermiyorlar.
BU PARTİYİ PİLATESİN BABASI GÖRSE KISKANIRDI!
Daha birkaç saat önce köpekli çoraplarımızla kombinlediğimiz taytlarımızla ter döküp nefes tekniği çalışıyorduk, şimdi partiliyoruz! Nişantaşı Urban Health Pilates stüdyosundayız. Üyeler en şık kıyafetleriyle muhabbete dalmış. 'Ah ben burada beş kilo verdim, yanlarım gitti, duruşum değişti' sözleri her bir köşede... Ama bir sorun var! Sabah birçoğu ile aynı stüdyoyu paylaştığım kadınları ben tanıyamadım yahu! 'Merhaba' derken 'Bu da kimdi?' soru işareti ile dolanıp durdum. Erkeklerde sorun yok ama kadınlar makyajla, yapılı saçları ve parti kıyafetleri ile bambaşka olmuş. Gecesi gündüzü ayrı iki kadın olayı cidden varmış...
