24 saatliğine de olsa, kendimi bir yalıda yaşarken hayal ettim. Bir salon beyefendisi edası ile otel odamda keyif yaptım. Herkese tavsiyem; kendinize bir günlük lüks ısmarlamanız. Lüks deyince, aklınıza klasik semboller gelmesin. Ne bir servet değerinde gerdanlıktan, ne de antika bir otomobilden bahsediyorum. Fransızlar'ın literatürüne göre lüks; aşırı, gösterişli ve abartılı durumları ifade ediyor ama siz bunu unutun. Çünkü o şaşaalı haller artık out! Bana göre lüksün yeni tanımı; kişisel ayrıcalık... Ne bir krokodil kemer, ne de sınırlı sayıda üretilen yüksek fiyatlı bir saat... Bunlar bize zorlama gelir.
BİR JÖN EDASIYLA...
En basitinden bir lüks örneği vereyim: Madonna'nın M&M'in sadece kırmızı renkte olanlarını yediğini biliyor muydunuz? Bu çikolatalı şekerleri tek tek ayıklarmış paketin içinden. İşte bu bir lükstür. Kimimiz için çikolatalı muzlu tost bile lüks olabilir. Hele ki hayatı benim gibi diyet reçeteleri ile geçen biri için sağlam bir lükstür. İşte Grand Tarabya Oteli'nde, bir gün de olsa kendimi yalı beyefendisi gibi hissetmem de böyle bir lükstü. Bugün siz de kendinizi şımartın ve 'Bu, bana lüks' diyebileceğiniz bir şey yapın. Pazar günü küçük bir el bavulu ile evimden çıkıp 20 dakikada, bir jön edasıyla otele gittim. Bir zamanlar Yeşilçam filmlerinin başrolü olan yere.... Benim gibi ergenliği Türk filmleriyle geçmiş birisi için bu sahneler çok önemlidir. Gösterişli avizelerin altında yenen yemekler, 5 çayında lobide yaşanan kovalamaca sahneleri... 'Afili Delikanlılar'dan 'Arım Balım Peteğim'e birçok kült film sayabilirim size. Bu otelde şimdi ne Türkan Şoray var, ne de Filiz Akın...Olsun, bazılarına 'Nostaljik yanından eser kalmamış' dedirtse de, yine de içinizi huzur kaplayacak bir yer burası.