TRT 1 ekranlarında yayınlanan ve gençlerin uyuşturucu konusundaki farkındalığının artmasını hedefleyen 'Son Çıkış' isimli dizide; Tolga Güleç 'Cesur' isimli bir uyuşturucu satıcısını canlandırıyor. İki yıl önce meslektaşı Yeliz Şar ile dünyaevine giren Güleç, yeni dizisini ve eşine olan aşkını anlattı...
Dizide canlandırdığım 'Cesur', çok hırslı, gözü yükseklerde bir adam. Bu karakteri tamamen 'kötü' karakter olarak addetmek istemem, her iyinin içinde bir kötü, her kötünün içinde bir iyi vardır.
'Cesur', dünya düzeninde yer almaya ve kapitalist sisteme ayak uydurmaya çalışan bir adam. Ayakta durmak ve yükseklere çıkabilmek için kendinden başka şansı yok. Kendi becerilerini ve aklını kullanmaya çalışıyor, hatalar yapıyor ve en yakın arkadaşının emanet ettiği kızla birlikte olarak ona ihanet ediyor. Kıza kör kütük aşık ve aşkından hiçbir zaman vazgeçmiyor; sonuna kadar aşkı için mücadele ediyor ve aşkını savunuyor. Hayatta güçlü kalmak için savaşıyor, yanlışlar yaparak doğruyu arıyor. Nefret edilen tipleri oynamak yerine, sebebi olan ve hayata karşı duruşu ve tavrı olan bir adamı oynamak daha güzel geliyor bana.
UYUŞT URUCUYLA SAVAŞACAĞIZ
'Son Çıkış' projesinde beni en çok etkileyen 'Çağımızın vebası uyuşturucu belasından gencecik kardeşlerimizi nasıl çekip alabiliriz?'in derdine düşüp bir işe imza atmaya karar verdik. İçinde olmaktan son derece memnun olduğum bir proje ve umarım yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca eve ulaşıp izleyici kitlesini artırırız. Bu dizide, bir derdimiz ve söylenmesi gereken cümlelerimiz var.
Böyle bir dizi projesinin ilk defa yapılıyor olması, beni etkileyen faktörlerin başında geldi. Türkiye'de bu tip şeyler genellikle kamu spotu olarak anlatıldı ama karşılığını ne derece buldu, tartışılır. Biz bir dizi yapıyoruz ve bu aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi... Karşılığını ve yerini bulacağına inandığımız için her türlü desteği de esirgemeden, bıkmadan, yorulmadan, yılmadan savaşmaya devam edeceğiz bu illetle...
AYRI KALMAKLA OLMUYOR
Yeliz'le (Şar) evliliğimiz gayet iyi gidiyor. Aynı meslekten iki kişinin evliliğinin yürümesi bana daha kolay gibi geliyor. Başka meslekten olsa, bu kadar anlayışlı olmayabilirdi. Bir oyuncuyu, onun ruh halini ancak bir başka oyuncu anlayabilir.
'Evliliğin ilk bir yılı zordur' derlerdi ve biz evlendikten bir hafta sonra Mardin'e çalışmaya gittim ve hemen hemen yedi ay orada kaldım. Düşünsenize, yeni evleniyorsunuz ve evlenir evlenmez karınızın yanında olamadan gidiyorsunuz, elbette sorunlar büyür. Bazı sorunları telefonda konuşarak çözemezsiniz, gözünün içine bakarak hallettiğiniz anlar olur. Ben de 'Ayrı kalmak ilişkilere zarar veriyor' diye düşünenlerdenim.
YELİZ'E AŞKIMI TARİF EDEMEM!
Sonuçta çok zor şartlar altında, uzun saatler evden uzak çalışıyorsunuz ve eve geldiğinizde dinlenmek istiyorsunuz ama yeri geldiğinde evlilikleri yürütebilmek adına dinlenmekten bile feragat etmeniz gerekiyor. Ben de elimden geldiğince, çalışmadığım anlarda, eşimin yanında olup onunla vakit geçirmeye çalışarak ve eve iş getirmeyerek evlilikteki dengeyi sağlamaya çalışıyorum.
Ben şöyle eşim, böyle eşim diye söylemek bir yana, yaptığım sürprizlerden söz etmeyi sevmeyen biriyim. O da benim özelim olsun.
Kıskanç biri değilim. Bendeki kıskançlık ancak olması gerektiği kadar.
Yeliz'e olan aşkımı cümlelerle tarif edemem. Benim için onun asal bir tarifi olamaz ama nefes gibi, su gibi bir şey benim için. Hayattaki iyikim o benim. En doğru kararım Yeliz, Allah'ıma şükürler olsun.
HALDUN DORMEN İLE OYNAMAK GÜVEN VERİYOR
'Müfettiş' isimli oyunda Haldun Dormen'le birlikte oynamak huzur ve güven veriyor. Sağolsun, o koskocaman bir direk. Ondan öğrendiğim, öğreneceğim daha çok şey var. Yıllarca hayalini kurduğum şeylerin bir bir gerçekleşmesi kadar güzel bir şey olamaz. Düşünsenize çocukluğunuz onunla geçmiş. Derken bir gün geliyor ve Haldun Hoca ile aynı sahnede, üstelik partnerini oynuyorsunuz. Şaka gibi (gülüyor). Sanki bu bir rüya ve birazdan annem gelip 'Haydi Tolga kalk kahvaltı hazır!' diyecek kadar güzel..