Kahvenin yazılı bir tarihçesi olmasa da bu egzotik bitkinin insanoğlu tarafından keşfedilişini anlatan efsane niteliğinde pek çok hikaye var. Bu konuda en çok anlatılanı ise 900'lerde geçiyor. Bu hikayeye göre, kahvenin anavatanı olan Etiyopya'da bir çoban keçilerini otlatırken keçilerden bazılarının bir ağacın meyvesinden yediğini ve onu yiyen keçilerin enerjisinin arttığını gözlemler. Bu meyveleri kendi de deneyen çoban, aynı etkilerin kendisinde de meydana geldiğini fark edince bitkinin meyvelerini toplayıp köye yakın bir tekkedeki dervişe götürür. Derviş bu bitkinin tüketilmesinin uygun olmadığını söyleyerek çekirdekleri ateşe atar. Ve o anda büyülü kahve kokusu yavaş yavaş etrafı sarmaya başlar. Duyarsız kalınamayacak güzellikteki bu koku ile kahve merak edilen bir bitkiye dönüşür.
KANUNİ DE ÇOK SEVMİŞ
Kahve ilk önce Müslüman tarikatlarındaki din adamları arasında popüler hale gelir. 1300'lere gelindiğinde kavrulan çekirdekleri sıcak suda kaynatarak içeceğe dönüştüren din adamları dünya üzerindeki ilk kahve içme deneyimini tecrübe ederler. Kahve İslam dünyasında popülerleşir. Hac yollarındaki medreselerde ve hanlarda tüketilmeye başlanan kahvenin hikayesi, bu bölgenin Osmanlılar'ın eline geçmesiyle farklı bir seyir alır. 1500'lerinbaşında İstanbul'a getirilen kahve, Kanuni Sultan Süleyman'ın da en sevdiği içeceklerden biri haline gelir. Kahvenin İtalya'ya ulaşmasının, İstanbul'a gelen Venedikli tacirlerin kahveyi çok beğenerek ülkelerine götürmesi sonucunda olduğu da anlatılan hikayeler arasındadır. Kahveyi ilk olarak Venedik'e götüren tacirler, bu içeceği çok pahalı fiyatlara zenginlere satarlar. 1640'lı yıllarda Avrupa'nın ilk kahve evi ise Venedik'te açılır. Bir hikayeye göre de; Viyana Kuşatması'nda başarısız olan Osmanlı askerleri geri dönerken götürmüş oldukları çuvallar dolusu kahveyi arkalarında bırakırlar. İstanbul'da yetişmiş bir Yahudi bu çuvalları bulur ve Viyana'daki ilk kahve dükkanını açar. Kahveye süt ve şeker katma geleneği ilk defa burada ortaya çıkarak popülerleşir. Kahve ticaretinde Osmanlı'ya bağımlı kalmak istemeyen Batılılar, Endonezya'da kendi çekirdeklerini ürettirmeye başlarlar. Kahve bitkisinin Amerika'ya ulaşması ise 1720'lerde bir Fransız teğmenin gemi seferiyle Brezilya'ya kahve çekirdeklerini ulaştırmasıyla olur.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Kelime olarak kahve, Arapça'daki 'keyif veren' anlamına gelen kahva sözünden türemiştir.
Kahve ilk bulunduğu zamanlarda içecek olarak tüketilmemiş; ezilip un haline getirildikten sonra ekmek benzeri bir yiyeceğe dönüştürülmüştür.
Dünyadaki halka açık ilk kahve evi 1550'lerde İstanbul'da Tahtakale'de açılır. Bu içeceğin Osmanlı'nın ticari ilişkileri vesilesiyle Batı'ya yolculuğu başlar.
Tarih boyunca kahve, Osmanlı'da ve bazı diğer ülkelerde uyarıcı etkilerinden dolayı pek çok kez yöneticiler tarafından yasaklanmıştır. Sonra din adamlarının verdiği fetvalarla tüketimi tekrar serbest bırakılmıştır. Kahve bugün dünyada petrolden sonra en çok el değiştiren ikinci hammadde ve sudan sonra en çok tüketilen ikinci içecektir.