atv'nin sevilen dizisi 'Yeter'de 'Zahide' karakterini canlandıran Rüçhan Çalışkur, diziyi ve oyuncularla ilişkisini anlattı. "Yeter', ezber bozan bir dizi. Çünkü hikaye genelde bildik öykülerden farklı" diyen Çalışkur, dizinin başrol oyuncusu Yurdaer Okur'la birçok projede anne-oğlu canlandırdıklarını hatırlattı. Çalışkur, 'Yeter' ve özel yaşamıyla ilgili soruları cevaplandırdı...
İLK DEFA BİR DİZİ İLGİMİ ÇEKTİ
Geçtiğimiz haftalarda kadrosuna dahil olduğunuz 'Yeter' dizisi, geçen hafta bir internet sitesi tarafından bu sezonun en çok izlenen dram dizisi seçildi. Dizinin başarısı için ne diyeceksiniz?
Bana göre 'Yeter', ezber bozan bir dizi. Çünkü hikaye genelde bildik aşk öykülerinden farklı. Kavuşamayan sevgililer, zengin kız-fakir oğlan hikayeleri gibi değil. Birbirini seven bir çiftin kendi dünyalarından ve aile hayatlarından etkilenerek bu hayatı evliliklerine yansıtmasıyla başlayıp kişilik savaşlarına kadar giden bir hikaye.
Bir diziye sonradan dahil olmak bazen zor olabilir... Size teklif geldiğinde bu konuda neler hissettiniz? Teklif geldiğinde mutlu oldum. Çünkü ilk defa bir dizi ilgimi çekmişti ve izliyordum. Benim için böyle bir kadroya dahil olmak farklı ve zevkliydi. Tabii hemen rol üzerinde düşünmeye başladım. Şiddet gören bir kadının, bıraktığı oğlunu seneler sonra görmesi heyecan vericiydi.
ATV SEÇİCİ BİR KANAL
Daha önce Koliba Film'in iki büyük projesinde; 'Türkan' filminde ve 'Yılanların Öcü' dizisinde oynadınız. Bir diziden gelen teklifi değerlendirirken yapımcı-kanal faktörlerini de dikkate alıyor musunuz?
Tabii ki yapımcı ve kanal faktörleri önemli. Koliba Film, benim ailem. Ben hep böyle gördüm. Ben mutlu olduğum projelerde, mutlu olduğum insanlarla çalışmak isterim. İnanın bana, belirli bir yaştan sonra güven duyduğunuz insanlarla birlikte hareket etmek çok rahatlatıcı oluyor. Zaten mesleğim boyunca hep seçici davrandım. Atv de benim gibi seçici bir kanal. Başarılı yapımlarıyla hep üst sıralarda yer alan tam bir aile kanalı.
ARADAKİ SAVAŞ BİTME YECEK
Dizide bir anneyi canlandırıyorsunuz. Zamanında eşinden şiddet görmüş, hatta sakat kalmış, fedakar ve cefakar bir anne. Canlandırdığınız 'Zahide' karakterini biraz anlatır mısınız?
'Zahide', o kadar şiddete rağmen tek başına ayakta kalmayı başarmış güçlü bir kadın ve hâlâ mücadele edecek gücü var. Anneliği her şeyden önce geliyor. Zaten oğlunu bırakmak zorunda kaldığı için son derece pişman ve vicdan azabı çekiyor. Kendisini, oğluna sevgisini ispatlamak zorunda hissediyor. Ama bütün çabasına rağmen kendisini, oğlunda gördüğü yanlış davranışların sorumlusu hissediyor.
'Yekta Harmanlı', kariyerinin zirvesinde çok başarılı bir beyin cerrahı; kardeşi 'Yılmaz' ise tam onun tersi. 'Zahide', onların arasında kalıyor mu? Dengeyi nasıl sağlıyor?
Bir anne, evladının ölene kadar arkasında durmalıdır. Onların kavgasında tampon görevi görmek zorunda. Et ve tırnak birbirinden ayrılmaz. Onlar kardeş, aynı kanı taşıyor. Tabii ki aralarında kavgalar, sorunlar olacaktır. Annenin görevi onları birbirine yakınlaştırmak, sevgiyle sorunları çözmektir. 'Zahide' anne arada kalıyor tabii ki. 'Yılmaz' daha naif, iyi yürekli ve içi dışı bir bir çocuk. Yalan söylemesinin tek nedeni, annesinin üzülmemesi... Ama maalesef aralarındaki bu savaş bitmeyecek gibi. Çünkü 'Yekta' eskinin intikamından vazgeçecek gibi görünmüyor.
'
Zahide', psikolojik olarak ciddi travmalar atlatan ve yaptıklarıyla tam anlamıyla psikopat bir adam profili çizen oğlu 'Yekta Harmanlı'ya doğruları gösterebilecek mi? Bir anne olarak onu etkileyecek güce sahip mi?
'Yekta' ile 'Zahide' arasındaki problemler bence zor çözülür. 'Yekta' kendi bildiklerinden vazgeçmeyen, son derece şizoid bozukluklar gösteren bir karakter. Aynı zamanda narsist bir yapısı var. Ona ulaşmak çok zor. 'Zahide' bu duvarları yıkmak için mücadele verecek. Zaman zaman sevgiyle, zaman zaman sertlikle zor bir savaşın içine girecek.
'Zahide', zamanında kocasından şiddet gören, bu yüzden evden kaçmak zorunda kalan ve bir evladını yıllarca göremeyen talihsiz bir kadın. Günümüzde özellikle kadına şiddet konusunda bu tür hikayeler çok yaşanıyor. Siz, bu sahneler çekilirken neler hissettiniz? Kadına şiddet konusunda hiç bir sosyal sorumluluk projesi içinde yer aldınız mı?
Yaptığım projelerde zaman zaman bu konuya değinen çok paylaşımlar yaptım. 'Güldünya' projesi bu konuda çok şey başarabilirdi ama reyting kurbanı oldu. Her türlü şiddete karşı öfkeleniyorum. İster istemez içimden başka bir Rüçhan Çalışkur çıkıyor. Kendi kendime yabancılaşıyorum. Evet, kadına şiddete karşı sosyal sorumluluk projelerinin içinde yer aldım ve çalıştım.
SEVGİ, EMEK İSTER
Rüçhan Çalışkur'u genelde anaç, sevecen, iyilik meleği anne rollerinde izledik. Gerçek yaşamında nasıl bir anne? Yüzüne yansıdığı gibi tonton, iyiliksever, hoşgörülü biri mi?
Bana karşı gerçek hayatta 'anne' ve 'melek' sözcüklerini kullanırlar. Bu hayatta sevgi duyduğunuz sürece mutlu olursunuz. Ben her günün sonunda 'Bugün kötü bir şey yaptım mı?' diye düşünür, vicdanımın sesine kulak veririm. Çünkü sevgi; emek, özveri ve vicdan ister, sözle değil davranışla büyür, çiçek açar. Kalp kırmamaya dikkat ederim.
SİNEMA PROJEM YOK TİYATRO YAPABİLİRİM
Dizi dışında yakın zamanda başka bir projeniz olacak mı?
Sinema filmlerinde çok titiz ve seçici davranmaktan yanayım. Şu anda böyle bir proje yok. Tiyatro konusunda sürpriz bir projeyle sahnede olabilirim. Ağır ve emin adımlarla hareket ediyorum.
Türkiye'de dizi çekimleri; sinema filmi çekimi gibi uzun sürüyor. Hobilerinizi gerçekleştirmek için boş vakit bulabiliyor musunuz?
Pek boş vaktim olmuyor; olsa bile ancak dinleniyorum. Yürüyüş yapmayı çok seviyorum. Oğluma, gelinime vakit ayırmak beni çok mutlu ediyor. Ama dizi süreleri o kadar uzun ki, bazen bunları yapabilmek için pek zaman kalmıyor.
Dizideki oyuncularla daha önce aynı dizide, tiyatroda ya da sinemada birlikte rol aldınız mı?
Evet, Yurdaer Okur'la 10 yıl 'Leenane'in Güzellik Kraliçesi' isimli oyunda birlikte oynadık. Ayrıca 'Türkan' filminde o da vardı. 'Kabuslar Evi' isimli projenin bir bölümünde ve 'Çarşamba Karısı' isimli projede de yine anneoğlu canlandırdık. Tabii ki iyi oyuncularla karşılıklı oynamak çok güzel. En azından paylaşım yapabiliyor, birbirinizin dilinden anlıyorsunuz. Cemal Şan da çalışmaktan zevk aldığım bir yönetmen. Onun da anlaştığı oyuncularla çalışmak istemesi çok doğru bir yaklaşım.
