Tecrübeli oyuncu Zafer Algöz; senaryosunu Serkan Altuniğne'nin yazdığı, yönetmenliğini Caner Özyurtlu'nun üstlendiği 'Yok Artık! 2' filmiyle izleyici karşısına çıkıyor. Filmde; kızının sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla olayları karıştıran ihtiyar 'İzzet' karakterine hayat veren Algöz, GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı...
'Yok Artık! 2' kadrosuna nasıl dahil oldunuz?
İlk film 'Yok Artık', çok beğendiğim bir yapımdı. Bana gelip 'Filmin ikincisini yapıyoruz, baba rolünü oynar mısınız?' dediler. Kadroyu saydılar, çok iyi isimler vardı. Bir de Caner'le (Özyurtlu) daha önce 'Sınav' filminde oynamıştım ve performansını çok beğenmiştim. Aklımın bir yerinde vardı onunla tekrar çalışmak. Filmi Caner'in yöneteceğini öğrenince rolü kabul ettim, iyi ki de etmişim.
Canlandırdığınız 'İzzet' karakteri, emekli, huysuz bir ihtiyar. Sevdiniz mi 'İzzet'i?
Sevdim... Genelde adam işinde pısırıksa, emekli olduktan sonra evde coşar. Eğer işte amir, müdür falansa, emekli olduktan sonra müdür yardımcısı pozisyonuna düşer. 'İzzet' de işte ezilmiş, evde esip gürleyen bir adam.
'İzzet', farkında olmadan yaptığı paylaşımlarla olay yaratıyor. Sizin sosyal medyayla aranız nasıl?
Çok iyi değil... Eskiden akıllı telefonlar yokken, insanlar daha mutluydu. Çok büyük kolaylık sunuyor ama sosyal ilişkilerimizi yıprattığı da bir gerçek. Ölçülü olarak kullanmak lazım ama ölçüsü ne, onu bilmiyorum. Teknoloji özürlüsü bir adamım; yeni gelen güncellemeleri bile yapamam. Ancak teknolojinin akıllı kullanıldığı takdirde, hayat kurtardığı bir gerçek.
Filmde 'İzzet', sinirli ve giderli bir adam. Siz de öyle misiniz?
Ben maçlarda öyleyim. Hele eyyamcı hakem gördüğümde çok sinirleniyorum!
Koyu bir Beşiktaş taraftarısınız. Maçları takip ediyor musunuz?
Ben gazozuna oynanan maçları bile seyrederim, hiç kaçırmam. Arjantin ligi, Bolivya ligini bile izlerim. Kadınların futbol maçını da seyrettim geçen gün.
Yeniden filminize dönersek... 'Yok Artık! 2'yi seyirci neden izlesin?
Son dönemde bir darbe girişimi yaşandı ve pek çok insanımız öldü. Bütün bu gerginliklerden sonra, artık halkımızın gülmeye ve rahatlamaya ihtiyacı var. Bu ortamın yeşerebilmesi için; sadece bizim filmimizin değil, diğer filmlerin de başarılı olmasını diliyorum. Biz de filmde insanlara bol kahkaha vâdediyoruz.
Yakın zamanda izleyeceğimiz başka sinema filminiz var mı?
Bir televizyon kanalı için BKM ile 'Deli Dumrul' adlı bir film yaptık. Burak Aksak yazdı, çok güzel bir kadrosu var. Keşke daha çok televizyon filmi yapılsa...
Cem Yılmaz'la yeni projeler var mı?
Evet, Cem'le birlikte Kaman Kardeşler'in yaptığı, Adana'da çekilecek bir filme konuk olacağız. Destek vereceğiz onlara... Daha sonra Cem'in yeni filmine başlarız diye düşünüyorum.
Cem Yılmaz filmi deyince akla ilk siz ve Ozan Güven geliyor...
Cem; çok sevdiğim ve iyi anlaştığım bir arkadaşım. Ben işin senaryosuna, oyuncu olarak işten keyif almaya bakarım. Ayrıca gördüğünüz gibi, sadece Cem Yılmaz'ın filmlerinde oynamıyorum.
Kariyerinizi Cem Yılmaz'dan önce ve sonra diye ikiye ayırmak yanlış mı olur? Çünkü Yılmaz ile daha çok komedi yapımlarında yer alıyorsunuz.
Ne güzel; öyle anılmak hoşuma gider. Çünkü komedyen olmak kolay bir iş değil. Cem'le yaptığım sinema filmleri benim için çok değerli. Yapım aşamasından montaja kadar tüm aşamaların içinde olduğum için, Cem'in ne kadar emek harcadığını çok iyi bilirim. O yüzden hepsi çok kıymetli.
Tüm bunların yanı sıra tiyatro yapmayı da hiç bırakmadınız...
Allah bıraktırmasın! Hâlâ Devlet Tiyatroları'nda oyuncu olarak görevime devam ediyorum. 32 yıldır içinde olduğum bir kurum. Zaman zaman emekli olsam mı diye düşünüyorum ama bir taraftan da vefa duygusu var. Çünkü oyuncu olarak bir yere geldiysem, bunu Devlet Tiyatroları'na borçluyum.
15 TEMMUZ GECESİ İKİ KÖPRÜ ARASINDA SIKIŞTIK
15 Temmuz'daki darbe girişiminde neredeydiniz?
O gün, İstanbul'da Anadolu
Yakası'nda dizi çekimindeydim.
Saat 20.00 gibi oyuncu arkadaşım
Zeynep Eronat'la setten
dönerken, Altunizade tarafında
trafik sıkıştı. Şoföre "Beylerbeyi'nden
gidelim" dedim. Sahil
tarafına indik, silah seslerinin
geldiğini duydum. İnsanlar
sokaklardaydı. Önce bomba
var sandım, sonra askerlerin
köprüyü kapattığını gördüm
ama anlam veremedim. Bomba
ihbarı olsa, polis müdahale eder
diye düşündüm. Zeynep, çok panik
oldu. İki köprünün arasında
sıkıştık. Bebek'te deniz taksiciliği
yapan çocuklardan birini
aradım. 15 dakika içinde gelip
bizi Çengelköy'den alıp Beşiktaş'a
bıraktılar. Zaten sonra
çatışma başladı.
O an neler düşündünüz?
Ben 1980 ihtilalini yaşamış
biriyim. Bir daha hiç yaşanmaması
gereken günlerdi. Genç
evlatlar gitti, sokakta insanlar
takır takır öldürülüyordu. O
zamanlar lisedeydim, annem
arkamdan dua ederdi, sağ salim
gidip geleyim diye. Sokağa çıkma
yasağı 2.5 yıl sürdü. 12 Eylül
darbesi, toplumda çok büyük
yaralar açtı. 15 Temmuz'da da
her şey film şeridi gibi gözümün
önünden geçti. 'Allah'ım o kara
günleri yeniden görmeyeyim'
dedim ve bir şeye çok üzüldüm.
Neydi o?
Köprüde can pazarı yaşanırken,
dışarıda hayat bir şekilde
devam ediyordu. Herkes bir anda
marketlere ve benzinliklere
hücum etti. Böyle bencilce bir
düşünceyi kendi insanıma yakıştıramadım.
Düşünsene; evde
iki kişisin, 12 ekmek alıyorsun.
Biz dört kişiyiz, bir ekmek alabildik.
Bu, beni rahatsız