13 yaşında profesyonel piyanist olarak sahneye çıkmaya başlayan Bahadır Tatlıöz, yıllar içinde dünyanın dört bir yanından ünlü müzisyenlerle çalışma fırsatı yakalamış. Tatlıöz, yeni solist partneri Bilge Nihan ile birlikte 'Net-Vay Haline' isimli bir single çıkardı. İkiliyle Zanzibar'da buluştuk ve piyanonun başına geçip yeni projelerini konuştuk...
'Net-Vay Haline' isimli şarkınız, ülke olarak üzücü olaylar yaşadığımız bir dönemde çıktı. Bu durum sizi nasıl etkiledi?
BAHADIR TATLIÖZ: Tabii ki ilk başlarda olumsuz etkiledi. Ama şarkımız hem sektör, hem de yayın mecraları tarafından sevilince, az hasarla atlattık. Şarkıya olan inanıcımızla iyi bir yere gittiğimizi düşünüyorum. Bizim ülkemiz iyi gitsin, kötü olaylar yaşamayalım, insanlar ölmesin; müzik illa ki yapılır.
BİLGE NİHAN: Olaylar bizi yavaşlattı ama ilerlememizi engellemedi. Her şeye rağmen o süreçte bile çok güzel mesajlar aldığım için moralimi hep yüksek tuttum. İyi bir şey yaptığınız zaman er ya da geç yerini buluyor. Bahadır ile aynı projede olmak çok gurur verici.
ULTRA LÜKS BİR ŞARKICI
Bilge Hanım böyle iddialı bir şarkıyla neden solo bir çıkış yapmadınız?
B.N.: İlk başta solo söylemeye niyetim vardı. Bahadır, şarkıyı kendi sesinden demo olarak gönderince; 'Şarkı Bahadır'ın sesine çok yakışmış. Acaba bundan bir düet projesi çıkar mı?' dedik. Birlikten güç doğar düşüncesiyle düet yapmaya karar verdik. Ama bir sonraki projem solo olacak.
Bahadır Bey bugüne kadar Özgün, Gökhan Türkmen ve Gülden Mutlu ile düet projeleri yaptınız. Neden özellikle düetler yapıyorsunuz?
B.T.: Solistleri bir orkestra gibi düşünüyorum. Düet projelerim devam edecek. Hatta dörtlü, beşli solistlerden oluşan projeler de olacak. Genelde şarkılarda iki kişinin hissiyatını anlatıyoruz ve konumuz genelde aşk ya da ayrılıklar oluyor. Bunu iki kişinin anlatması bana daha samimi geliyor. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, Bilge Nihan ultra lüks bir şarkıcı ve Türkiye'deki ender solistlerden biridir.
Başarılı bir solist olarak geç çıkış yaptığınızı düşünüyor musunuz?
B.N.: İstanbul'a gelmeden önce solist olarak orkestralarda çalıştım. İstanbul'a geldikten sonra Ege, Bengü, Burcu Güneş, Özgün gibi isimlerin vokalistliğini yaptım. Bu düet projesinden önce çıkardığım şarkılar oldu, hatta iki klibim var ama doğru zamanı beklemem gerekiyormuş.
Piyano çalmaya devam ediyor musunuz?
B.T.: Hayır, bir süredir enstrümanına ihanet etmiş bir adamım. Popçu olmak, malesef beni uzaklaştırdı. Ama sanatçı arkadaşım Buray'ın benimle ilgili ilginç stratejileri var. "Bak sana bir Latin proje hazırladım. Piyanoyla şov yapacaksın ama pop şarkılar da olacak" gibi şeyler söylüyor. (Gülüyor)
B.N.: Bence de çalmaya devam etmeli. Bahadır kadar iyi piyano çalan başka bir popçu zaten yok.
Piyanistlik yaptığınız dönemde şarkıcı olmayı kafaya koymuş muydunuz?
B.T.: Hayır, aklımda şarkıcılık yoktu. Hatta müzisyenlik kariyerimin bu tarafla hiçbir bağlantısı olmadığını gördüm. Piyanist olduğum dönemlerde yurt dışında ödüller alıyordum ama onlar çok idealist projeler olduğu için maddi geri dönüşü olmuyordu. Köln Müzik Akademisi'nden 'Savaş ve Hüzün' projemle ödül aldığımda Türkiye'den bunu kimse bilmedi. Bu aslında trajikomik bir hikayedir. Sonrasında da mecburiyetten şarkıcılık yapmaya karar verdim ama hiç istemeyerek girdim. "Ben pop yapmam" diye kendimi parçalıyordum, sonra yaptım ve sevmeye başladım. Kesinlikle büyük konuşmamam gerektiğini anladım.
İlk şarkılarıyla büyük çıkış yapan pek çok isim, bugünlerde yeni şarkılarını çıkardı. Bu sınavlarda kimler başarılı olur?
B.T.: İnşallah iyi sonuçlar alırlar, hepsi bizim arkadaşlarımız. Hepsinin iyiliğini istiyorum çünkü kimseyle rekabet içinde değilim. 'Şunun da albümü çıkacak, benimki ondan daha iyi olmalı' gibi duygular yaşamıyorum. Mayamda da böyle bir şey yok.
B.N.: Aksine birbirimizi desteklememiz gerektiğine inanıyorum. Her birinin kendine has stratejisi var ama birbirimizden feyz de alabiliriz. Gerçek seslerin artması bizi de besliyor.
Kendini tekrar eden sanatçıları da liste başında durduğunu görüyoruz. Bu size ne hissettiriyor?
B.T.: Gökhan Türkmen ile yaptığımız 'Bedende Ruh Yokken' projesi her yerde bir numara olunca, "Şimdi buna benzer bir solo yapacağım, o da tutar" dedim ve 'Masal' adında bir parça yaptım. İtiraf etmeliyim ki, direkt kötü niyetle yaptım. O şarkı iki seksen yattı, fena patladı! 10 şarkının üçünü tutturuyorsan, bu büyük başarıdır.
Besteci olduğunuz için müzik sektörü sizin gibi sanatçılara gebe diyebilir miyiz?
B.T.: Evet, biz diğerlerine daha az ihtiyaç duyuyoruz. Hızlı çıkış yapan bir adam değilim, yavaş yavaş yürüyorum. Kaderim böyle demek ki... Bazıları bir şarkıyla patlıyor ama ben ufak ufak tırmanıyorum. İşin güzel yanı; ben hep tırmanıyorum, hiç düşüş yok. Sözmüzik yazıyorum, aranje yapıyorum, klibimi çekiyorum. Yani her şeyimi kendim yapıyorum.
AJDA SESİNİ HEP TAZE TUTTU
Bu iş birlikteliğinde birbirinize müdahale ettiğiniz alanlar var mı?
B.T.: Çok net söylüyorum; eğer kadın şarkıcı olsaydım Bilge'yi çok kıskanırdım. Bilge'nin eleştiremediğim tek yanı şarkıcılığı. Ama onun dışında her şeyi eleştiririm, hiç acımam. Çünkü şov dünyasında kendini yeni gösteriyor.
Sesin ömrü var mıdır?
B.N.: Tabii ki vardır. Yıllar içinde ses pesleşir, tizlerini kaybetmeye başlar. Ajda Pekkan nasıl hâlâ bu kadar başarılı? Çünkü sesini ekonomik kullanıyor. Hep şan dersleri alarak sesini taze tuttu ve çok hijyenik kullandı.
B.T.: Şimdi isim söylenmez ama aldıkları yaşla birlikte sesini kaybeden büyük sanatçılar var.
