Ünlü şarkıcı Özgün, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece, hava kuvvetleri komutanı, havacı generaller ve üst düzey komutanların derdest edildiği düğünde sahnedeydi. Olay, Moda Deniz Kulübü'nde Korgeneral İlhan Şanver'in kızının düğününde yaşandı. Silahlar patladı, helikopterle gelen askerler mekana girdi. Bu olaylara sahnede şahitlik eden Özgün ile olayın yıldönümü için bir araya geldik. Ünlü şarkıcı, olayları anlatırken gerçekten o güne geri döndü. O günü anlatırken, yaşadığı endişe yüzüne yansıdı. İşte Özgün'ün yaşadıklarıyla 15 Temmuz...
ŞARKI SÖYLERKEN ORTALIK KARIŞTI
Bir yıl öncesine dönersek, 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gün sahnedeydiniz. Neler yaşadınız o gün?
O gün eşim Nida'yla evlilik yıl dönümümüzdü. Aynı gün bir düğünde sahneye çıkacaktım. Dolayısıyla biz Ediz'i dedesiyle babaannesine bıraktık. Eşimle beraber gittik; orada hem işimizi yaparız, hem de evlilik yıl dönümümüzü kutlarız diye düşündük. 21.30 gibi sahneye çıktım. Bir süre sonra ortada bir tedirginlik sezdim. Menajerimiz Hüseyin Bey geldi, "Tamam programı bitiriyoruz" dedi. Bu sırada orkestradan da "Abi bir şeyler oluyor" diye bir şeyler duyuyorum ama bir anlam veremedim. Apar topar kulise geçtik. Geçtikten sonra da "Darbe oluyor" dediler. Bir askeri protokolün düğünde olduğunu biliyordum. Ben şarkı söylerken bir kısım askeri kişiler kalkıp gitti.
O anda kötü bir şeyler olduğunu düşündünüz mü?
İlk anda kız tarafı-erkek tarafı tartışıyor sandım. Sonrasında idrak ediyor insan. Allah korusun tam olayın merkezindeymişiz, en büyük olay orada oluyor. İsteseniz o kadar komutanı bir araya toplayamazsınız. Hepsi oradayken yapılmış bir girişim. Askerleri görmeye başladık. Buradan çıkmayacağımızı söylemeye başladılar. Hemen annemleri aradım. Aklıma ilk Ediz geldi. Onun üzerine bir-iki saat kuliste tutulduktan sonra bizi arka tarafa aldılar. 'Burada bu kadar asker varken darbe olsa askerlerin burada işi ne?' diye düşünüyorsun. Darbeye ihtimal vermiyorsun. Hem ülkeye karşı, hem silahlı kuvvetlere karşı yapılan bir darbe girişimi. Arkada helikopterler inip kalkıyor. Meğer bazı askerleri alıp götürüyorlarmış.
ALLAH BİR DAHA YAŞATMASIN
Bulunduğunuz yerde silah atıldığı yazılmıştı; var mı öyle bir şey?
Tabii tabii var. Duyduk silah seslerini. Daha sonra saat 03.30-04.00 civarı bir-iki asker geldi ve bize "Gidebilirsiniz" dedi. Köprülerin kapalı olduğunu duyduk, geçemedik. Davulcu arkadaşımızın evi Anadolu yakasındaydı, hep beraber oraya gittik. Evde televizyonu açınca inanamadık. Büyük bir dehşet, büyük bir korku. Her geçen gün tabii olayların iç yüzü şaşırttı ve dehşete düşürdü hepimizi. Allah bir daha hiçbirimize böyle şeyler yaşatmasın.
En büyük endişeyi oğlunuz Ediz için mi yaşadınız?
O kadar ikili bir oyun var ki. Yıllarca devletin i, ordunun içine sızmış, her kurumun içine girmiş. Anca filmlerde görseniz 'Yok artık' dersiniz böyle bir şeye. O yüzden büyük endişe. Önce oğlunuz, sonra hayatın ve memleketin gidişatı konusunda büyük endişe duyuyorsunuz.
BU PSİKOLOJİDEN KOLAY KOLAY ÇIKILMAZ
Bu olayın psikolojisinden ne kadar sürede çıktınız?
Türk halkı ne kadar sürede
çıktıysa... Çıkamadık yani.
Daha netleşmiş bir durum
yok, bilinmiyor, nerelerde kimler var, olay ne boyutlara
ulaştı hâlâ araştırılıyor. 40-50 yılda gerçekleşmiş
bir yapılanma var; hemen iki ayda, bir senede temizlenemez
ki böyle gizli bir yapılanma. Hepsi Türkiye'de
de değil, pek çoğu kaçtı. Destekçileri de var, yapılanma
devam ediyor. Asıl olaylar
1-1.5 ay sürdü. Nöbetler,
yürüyüşler zaten uzun sürdü.
Ve o dönem daha riskliydi.
Kaçak olan askerler, komandolar
vardı. O dönem korku doluydu; 'Ülke ne olacak,
ekonomi ne olacak, tekrar bir darbe olur mu, bir girişim
olur mu?' söylentileri vardı. İyice paranoyaklaşmıştı
o dönem. Şimdi tabii biraz daha ortalık duruldu ama
insanlar bu psikolojiden kolay kolay çıkamaz.
ZORLU BİR SINAVDAN BAŞARIYLA ÇIKTIK
Devlet büyüklerinin tutumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cumhurbaşkanımız
canlı yayına bağlanıp
halkı sokaklara yönlendirmeseydi,
insanlar o
gün sokağa çıkmasaydı,
Meclis ele geçirilseydi;
şu anda hiç düşünmek
bile istemediğim
bambaşka bir Türkiye,
ki Türkiye bile değil,
bambaşka bir isimle,
başka bir yerde yaşıyorduk.
Belki de yaşamıyorduk.
O dönem her
mantıklı siyasetçinin
yapması gereken şey
yapıldı. Çünkü orada
parti söz konusu değil,
millet, vatan söz konusu.
O yüzden çok zorlu
bir sınavdan geçtik.
Başarıyla çıktık.
Sonrasında Demokrasi Nöbetleri'nde neler yaşadınız?
Nöbet tutulduğu
ilk gün köprüdeydim.
İnanılmaz bir kalabalık
vardı. Ben böyle bir
insan seli görmedim.
Etrafınıza baktığınızda
farklı inançtaki insanları
görüyorsunuz.
Hepsi kol kola girmiş
orada yürüyordu. İnsan
güçlü hissediyor, iyi
hissediyor; birlikte ve
beraber olduktan sonra.
Sahnenin siyasi görüşle
hiçbir alakası olmadığı
için mümkün olduğu
kadar net bir şekilde
olanı anlatmaya çalıştım
insanlara.
Şimdi de Demokrasi Nöbetleri yapılacak. Siz de katılacak mısınız?
Bildiğim kadarıyla
Demokrasi Nöbetleri
ve bu tür organizasyonlar
bütün bir yıla yayılacakmış.
Tabii ki ekip
arkadaşlarım, eşim ve
ailemle birlikte biz de
katılacağız. Milletçe bir
arada olacak, birlik ve
beraberliğimizi sürdüreceğiz.