'Kadınlar Sağdan Erkekler Soldan', 'Beni Benimle Aldatır mısın?', 'Küçük Mutluluklar Kitabı', 'Hangi Anne Hangi Babasınız?', 'Yaşam Kitabı' gibi çok satan kitapların yazarı ve davranış bilimleri uzmanı Aşkım Kapışmak, yeni kitabı 'Kimim Ben?'in Hollanda'da düzenlenen imza gününde okuyucuyla buluştu. Kitabında okuyucuyu anlam arayışına ve iç dünyasının bilinmez yönlerini keşfetmeye çağıran Kapışmak ile Amsterdam'da buluşup merak ettiklerimizi sorduk...
Avrupa'da da takip edilen bir yazarsınız. Farklı şehirlerde okuyucuyla buluşmak nasıl bir duygu?
Yıllar önce böyle bir şeyi hayal edemezdim. Beni çok mutlu ettiği kadar tedirgin de oluyorum. Her ne kadar özgürlük alanlarım kısıtlanmış olsa da, onlara ulaşabilmenin gururunu yaşıyorum. İnsan evrensel bir şey; kimliksiz, dilsiz, renksiz... Bundan dolayı insanlarla konuşabildiğin sürece, onların ortak bir noktada buluşması çok normal bir süreç. Gülmelere ve ağlamalara ortak oluyorlar. Dünyanın birlik ve beraberliğe ihtiyacı var.
HAYAT SİZİ TEST EDER
Sizi izleyenlerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Uzun vadede hayatlarında birçok değişikliğin olduğunu söylüyorlar. Seminerlerime aileleriyle katıldığını ve çok memnun kaldıklarını söyleyenler, bu alanda okumak istediğini belirten gençler var. Birçok olumlu yorum alıyorum.
Kitabınızda özellikle vurguladığınız nokta nedir?
Türkiye'de yolda birini çevirip nasıl biri olduğunu sorduğunuzda size burcunu söyler. İnsanlar, kendilerini tanımlarken yüzeysel ifadeler kullanıyor. Bu aslında cehaletin bir göstergesidir. 'Kimsin sen?' denildiğinde bilinçaltımızı, yaşadıklarımızı sorgulamıyoruz. Türkiye'de insanlar 'Ben' kelimesinden başka bir şey söylemiyor. 'Ben' diyorsan orada kibir vardır.
"Bir şeyi çok istediğiniz zaman kişisel sınavınız başlar" diye bir sözünüz var. Ne demek istiyorsunuz?
İnsanoğlu, doğası gereği birçok şeyi ister. Hayatta bir şeyi çok istediğinizde, ne kadar samimi olduğunuz çok önemlidir. Hayat bunu test etmek için karşınıza birçok zorluk çıkarır. Bu zorlukları en çok sevdiklerinizden görürsünüz.
İnsanlar güvensiz düşüncelerinden nasıl korunabilir?
Kişinin, böyle bir sürece neden girdiğini saptaması çok önemli. Bir kişi; özgüven eksikliği, öğrenilmiş çaresizlik ve kaygı gibi korkuları varsa kendini güvensiz hisseder. Bunları aşmak için sorunlarını tespit etmesi ve üstüne gitmesi gerekir. Hayatınızda size engel olan, güveninizi azaltan kişilerden uzak durmalısınız. Önceden başarılı olduğunuz olayları düşünerek motivasyonunuzu yükseltebilirsiniz.
Mutluluğu nasıl tanımlayabiliriz?
Mutluluk; saadet, saadet ise huzur demektir. Huzur da 'hazırda durmak' anlamına gelir. Bütün dinlerin ibadetlerinde; oruçta, namazda, günah çıkarmada, dua etmede, meditasyonda insanlar durur. Allah bizden durmamızı istiyor çünkü insanlar durduğunda akıl devreye girer. Biz dinleniyoruz ama durmak farklı bir şeydir. Dinlenmek vücut ile olurken, durmak zihinle yapılan bir şeydir. Mutlu olmak istiyorsanız acı çekmek zorundasınız ve yaşadığınız acılardan ders çıkarmalısınız.
Yaşam enerjisi konusunda ne söyleyeceksiniz?
Yaşam enerjisi maddiyatla ölçülecek bir şey değil. Yaşam enerjisi; sağlıklı bir yaşam ve ruhsal pozitiflikten geçer. Kendimizi tebessüm etmeye şartlandırırız, komik bir şeyler isteriz. Yaşamın kendisi neşelidir. Yaşam enerjinizi belli şeylere bağlamayın çünkü bunlar değişkenlik gösterebilir. Bu durumda siz de mutsuz olursunuz. Mesela bazıları astronomiye bağlar ama buna katılmıyorum.
Kadın ve erkekleri tanımlayacak olsanız ne söylersiniz?
Günümüzde kadın, erkeklerin zihninde 'gezilecek ve evlenilecek kadın' diye ayrılıyor. Kadın topraktır; ne ekersen onu biçersin. Kadınları dinleyin ve anlayın, buna ihtiyaçları var. Kadın, duygusal beynini çok iyi kullanabilir. Kadın, gün içerisinde sekiz farklı karaktere girip çıkabilir. Kadının olduğu yerde zariflik vardır. Erkekler, sadece güç olgusunu ön planda tutar. Sporda ve yatak odasında bunu hep ön planda tutarlar. İletişimde kadınlar kadar başarılı değillerdir. Toprak fethederken bile, bunu yeni bir kadın elde etmek için yapmışlardır. Kadınlar bir erkeği sakinleştirmeyi bilmeli ama onu güçsüzleştirmemelidir.
CUMHURBAŞKANIMIZ BEDEN DİLİNİ ÇOK İYİ KULLANIYOR
Beden dilini doğru kullanmak bize ne kazandırır?
İnsanlara bir şey aktardığınız zaman, karşı taraf sizi belli oranda detaylandırır: Yüzde 10 kelimelerinize, yüzde 30 ses tonunuza, yüzde 60 beden dilinize bakar. Biz çok iyi yalan söylesek bile, beden dili bunu açığa vurabiliyor. Yüzümüzdeki mimikler ve kaslar, duygusal olarak etkilenir. Beden dili, bugün çağımızın dilidir; sanat ve siyaset gibi birçok alanda kullanılır. İnsanları ikna edebilmek ve kendinizi dinletebilmek için beden dili şart diyebilirim. Söyledikleriniz unutulur ama yaptıklarınız unutulmaz. Ülkemizde Cumhurbaşkanımız, beden dilini en iyi kullanan kişi. Mesajını çok iyi bir şekilde veriyor, söylemek istediklerini çok iyi aktarabiliyor. Konuşma esnasında herkes ile göz teması kurmaya özen gösteriyor. İş dünyasında ise bu konuda Ali Koç çok önemli bir isim. Gözleri ve duruşunu çok iyi yansıtıyor. Tarkan ise röportaj esnasında başarısız ama sahnede çok iyi aktarım yapıyor. Gülden Mutlu da bu konuda çok iyi.