Atv dizisi 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'da 'Alpaslan'ı oynayan Yunus Emre Yıldırımer'le Kadıköy'de abisi ve eşi Melisa Yıldırımer'le birlikte açtıkları Mod Cafe adlı yeni mekanlarında bir araya geldik. Yaklaşık 2 ay önce bebeği Doğu'yu kucağına alan Yıldırımer'le babalık serüvenini, diziyi ve yeni filmi 'Koku'yu konuştuk.
■ Canlandırdığınız 'Alpaslan'ın yaşadığı değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu sezon biraz daha fazla düşman faktörü var. Dizide oynayan biri olarak değil de, seyirci gözünden baktığımda adamın yaşadığı şeyler çok ağır. Kendi ailesi içinde bir kaos var. Her şeyden önce çocuk babasız büyümüş. Sevgilisini, annesini, dayısını teker teker kaybediyor. Günün sonunda çocuğunun anasını, eşini kaybediyor. Gerçekten çok zor. Bir insanın başına daha ne gelebilir ki...
KARŞILIKLI FEDAKARLIK
■ Buna rağmen ayakta dimdik durmaya çalışıyor. Amcası 'Hızır'ın tavrını nasıl okumak gerekir?
Kendi içinde bir çabası var 'Alpaslan'ın. 'Hızır', 'Alpaslan' için 'Bırakın yalnız kalsın' diyor. 'Alpaslan' da 'Yalnız kalayım da kimse aileme bulaşmasın' diyor. Yolları ayrılıyor gibi gözüküyor ama aslında ikisi de karşılıklı fedakarlık yapıyorlar. Beladan uzak durmasını istediği için yol veriyor aslında amcası. Bunu bu şekilde okumak gerekir bence.
■ Dizi ilk bölümden bu yana size ne kattı, ne değiştirdi hayatınızda?
Olaylara hiç hayran sayısı olarak bakmadım. Bunu düşünerek yaşamıyorum. Biri bana baktığında hep 'Neden bakıyorlar acaba?' diye düşünürüm. Ben sadece mesleğimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. 'Aktörüm' diye böbürlenerek yaşamak istemiyorum çünkü beslenemem o zaman. Yani ben setten çıktıktan sonra takım elbiseyle elinde tespihle dolaşmıyorum ki. Müşfik Kenter hocamız bize hep "Aktör olmayın, insan olun" derdi. Onu düstur edindim. O şöhret denilen şeye hiç kapılmadım. Yaptığım işlerle oğluma güzel bir miras bırakmak istiyorum.
■ Festivallerde yarışan bir filminiz var; 'Koku'... Bu film için nasıl bir süreç geçirdiniz?
Geçen sene başlamıştık ama aksaklıklar neticesinde çekemedik. Bu sene de malum pandemi oldu ama daha fazla erteleyemezdik. Çünkü Malatya'daki çocuğumuza özel eğitimler aldırmıştık ve büyüyordu. Testlerimizi olduk, gittik. Zor şartlar altında bir ayda çekip bitirdik.
■ Peki, hikayede sizi etkileyen şey ne oldu?
Nergis'in (Öztürk) oynadığı 'İlhan' karakterinin hikayesi beni çok etkiledi. Yasin Çetin ve Barış Gördağ'ın çektiği film, ataerkil bir ailede büyüyen, çocuk sahibi olmak isteyen ancak erken menopoz sürecine giren felsefe profesörü 'İlhan' karakterinin, yine aynı okulda psikoloji eğitimi alan 'Mustafa' karakteriyle yollarının kesişmesini ve ikisinin Malatya'ya devam eden yolculuklarını anlatıyor. 'İlhan'ın bakış açısı, Malatya'da sağır ve dilsiz 7 yaşındaki bir kız sayesinde değişiyor. Burada da aslında bir anlamda 'Büyüten mi yoksa doğuran mı anne?' sorusu da irdeleniyor.
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINDA EŞİM DONDURMAYA AŞERDİ
■ Pandemi süreci size neler öğretti?
Sosyal mesafeyi. Biz teması, tokalaşıp kucaklaşmayı seven bir milletiz. Korunaklı alan aslında iyidir. Ben bu süreçte kendimle kaldım. Dinlendim. Zaten evcimenim, film izlemeyi severim. Halı sahada maç yapmayı özlemenin dışında çok bir şey değişmedi. Ama Malatya'da bile halı saha maçımı yaptım.
■ Bir de bu süreçte eşinizin aşerme mevzusu var...
Evet, pandemi Melisa'nın hamilelik sürecine denk geldi. 'Hamileler için bir yasa çıksın da dışarı çıkalım' diye serzenişte bulunduğum zamanlar oldu gerçekten. Yürümemiz lazım, yürüyemedik. Bir gece dondurma aşerdi. Başta pek ciddiye almadım, ölü taklidi yaptım ama yemedi. Külahta dondurma istedi. Yasak var, her yer kapalı. Bekçi arkadaşa rica ettim, sağ olsun bulup getirdi. Bir poşet kornetle geldi, yırttık.
SENARYO ÇOK İYİ OYUNCULAR GÜÇLÜ
■ 'Alpaslan'ın böyle bir gelişim göstereceğini öngörmüş müydünüz?
Aslında son bölümler itibariyle 'Alpaslan'ın böyle bir yapı içine girebileceğini hiç düşünmemiştim açıkçası. Hiyerarşiyi de delen bir çocuk oldu, kendi yolunu çizmeye çalışıyor.
■ Yeni oyuncular katıldı diziye. Onlarla ilgili neler söylemek istersiniz?
Bu sistemin, bu ailenin yapısını güçlendirmek için, bu ailenin düşmanlarının da güçlü olması gerekir. Onu da güçlü oyuncularla oynarsın. Bir oyuncuyu oynatan yanındaki oyuncudur. Ben böyle öğrendim, böyle gördüm. Biz çok iyi bir ekibiz. Aile gibi olduk. Gelen öyle bir oynar ki sen de ona karşılık verirsin. İş yükselir. Dünyanın en büyük başarısı budur. Öyle bir senaryo yazılıyor ki biz sadece konuşuyoruz. Yönetmenin gözü, iyi senaryo; güçlü oyunculuklarla birleşince böyle iddialı bir iş ortaya çıkıyor.
SABAH'IN SARI SAYFALARINA ÇOK İLAN GİRDİM
Kafe açma fikri nasıl hayata geçti?
Tamamen abimin fikriydi, benim böyle bir düşüncem, hayalim yoktu. Abimin hayaline Melisa'yla birlikte dâhil olduk. İnsanlar kahvesini içerken kitap okuyacakları bir mekân olsun istedik. Sadece dijitale bakmasınlar, kafalarını biraz telefondan kaldırsınlar diye birçok kitap koyduk.
■ Pandemi sürecinde özellikle pek çok çevrimiçi etkinlik oldu. Dijitalin gelişmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben konservatuvardan önce reklam ajansında çalışırdım. Sabah Gazetesi'nin sarı sayfalarına çok ilan girdim. 4 yıl boyunca sahibinden ilanlar, puntolu ilanlar, eleman ilanları girdim. Bir gün bu işlerin biteceğine inandım. Nitekim öyle oldu. Artık her şey dijitalde. Sosyal medyayla aram yok ama gazetemi dijitalden okuyorum.
KADINA SAYGILI OLMAYI ANNEM ÖĞRETTİ
■ Anne-baba olmak size büyük bir sorumluluk yükledi, öyle değil mi?
Kesinlikle. Bir bireyin, diğeriyle olan ilişkisi tamamen çocukken aldığı eğitime bağlı. Bu yüzden anne-babanın görevi çok büyük. Mesela benim annem, evlendiğim son güne kadar kadına karşı nasıl saygılı olmam gerektiğini anlattı. Kendimi bildim bileli bıkmadan usanmadan kadına saygıdan bahsetti. Ne büyük bir miras. Biz bu bilinçle büyüdük. Oğlumu da aynı bilinçle büyüteceğim.
39 YILIMI AT ÇÖPE, BAMBAŞKA BİR HAYAT BAŞLADI
■ 2 aylık bir bebeğiniz var. Neler değişti hayatınızda?
Öncelikle Allah isteyen herkese nasip etsin. Çok tarifsiz bir duygu. Baba olduktan sonra ne kadar değersiz olduğumu anladım. 39 yaşıma gireceğim. 39 yaşı at çöpe, bambaşka bir hayat başlıyor artık. Vatanına, milletine, ailesine hayırlı, sağlıklı, iyi bir evlat olsun. Başka bir isteğim yok.
■ Uykusuz geceler yaşıyor musunuz?
Eşim Melisa uyumam için tüm desteği veriyor ama ben Doğu'nun tüm büyüme sürecini yakından takip etmek, onu izlemek, nasıl ağladığını, nasıl güldüğünü gözlemlemek istiyorum. Çünkü bir süre sonra o çocuğun bana ihtiyacı olmayacak. Şu an getir götür işlerine bakıyorum.