Üç sezondur zirvedeki yerini koruyan atv'nin dizisi Bir Zamanlar Çukurova, yeni sezona perşembe akşamı iddialı giriş yapacak. Kadroya ekranın en sevilen isimlerinden İbrahim Çelikkol da dahil oldu. Usta aktör ile ailesi, doğayla iç içe hayat tarzını konuştuk: Şehirde kendi sesinizi bile duyamıyorsunuz.
Sektöre jön olarak ismini yazdırmış biri İbrahim Çelikkol. Yıllar içinde çizgisinden hiçbir şey kaybetmeyen, kendi sakinliğinde ve dinginliğinde bir yaşamı olan, biraz da gizemli biri. Şimdilerde Bir Zamanlar Çukurova dizisiyle atv ekranlarında olacak. Çelikkol'la yeni rolünü, hayatını ve babalık serüvenini konuştuk.
- Sizinle 2014 yılında röportaj yapmıştım. O zaman doğadan, spordan hoşlanan biri olduğunuzu söylemiştiniz. Şimdiki yaşamınıza bakıyorum tam bir istikrar abidesisiniz. Yıllar, oyuncukla gelen popülarite hiçbir şeyi değiştirmemiş... Böyle misinizdir hep?
- Eğer hayat düzeninizi karakterinize ve size ait şeyler üzerine kuruyorsanız seneler sonra bile kendinizi aynı buluyorsunuz. Benim hayatımda etkisi büyük şeylerden bahsediyoruz; spor, doğa, hayvanlar. Seneler içinde herhangi bir etkenin bütün bunların yerini bütünüyle değiştirebilmesi pek de mümkün görünmüyor. Belki küçük detaylar yer yer dönüşüyordur o kadar.
- Pandemi sonrası kendimizi doğada bir yaşam kurma hayalleri içinde bulduk. Siz bunu yıllar önce yaptınız. Sizi şehir yaşamından uzaklaştıran neydi?
- Şehir yaşamından uzak değilim aslında. Doğaya her zaman, şehre bazen ihtiyacım olduğunun farkındayım sadece. Bu yüzden ihtiyacım kadar şehir yaşamının içindeyim.
- Nasıl bir yaşamınız var doğada? Neler yok mesela hayatınızda?
- Şehrin kaosu yok mesela. Daha basit ve kendiliğinden oluşmuş bir hayat yaşıyorum. Şehir bazen öyle oluyor ki, kendi sesinizi bile duyamıyorsunuz. Benim tercih ettiğim hayatta ise daha fazla kendime kulak veriyorum. Dışarı çıkmak için saatlerce hazırlanmam gerekmiyor mesela. Şehirden uzak yaşamayı ve vakit geçirmeyi tercih etmek yaşadığım anları ve anılarımı daha kıymetli kılıyor. Bilinen kalıplar, şehir düzenindeki olmazsa olmazlar yok hayatımda. Daha çok canım ne istiyorsa onu yaşayabileceğim, ruhuma ve bedenime iyi gelen şekliyle yaşıyorum.
- Doğayla bütünleşik bir yaşam size nasıl geldi? Hayat felsefenizde hangi taşları yerinden oynattı?
- Doğanın bir parçası olmanın iyi hissettirmediği hiç kimseyi tanımadım. Aslında hepimize eşit şartlarda sunulmuş bir mücevher doğa. Fakat fark etmezseniz alıp boynunuza da takamazsınız. Doğada bir düzen ve denge var. Bunu fark ettiğiniz noktada sizi daha çok içine çeker. Ona ne kadar çok verirseniz görürsünüz ki karşılığında kat kat fazlasını alırsınız.
- Evlilik fotoğraflarınızı görünce çok beğenmiştim, çok doğaldı. Abartıdan uzak, sıcak... Müthiş bir konseptti. Kimin fikriydi?
- Teşekkürler. Kimsenin değil aslında. Tamamen kendi kendini hazırladı. Kararımızı verdikten sonra planlanma yapmak için 24 saatimiz bile yoktu. Samimiyetle kendimiz olduğumuz, yine doğayı yanımıza aldığımız, unutulmaz bir anı oldu bizim için.
- Özel yaşamınızı epey özel tutuyorsunuz. Bu özellikle verilmiş bir karar mı?
- Bunun için özel bir çabam yok. Olmayı seçtiğim yerler çoğunlukla pek kalabalık değil, belki de ondan.
- Şöyle hissediyorum: Eşiniz tam size göre. Yani o da en az sizin kadar doğayı, sporu, ormanı seviyor... Yanılıyor muyum?
- Bu yüzden aile olduk diyebilir miyiz? İkimizin de hayatı, yaşama şekli adına benzer heyecanlarımız olduğu için eş olabildik aslında.
- Babasını genç yaşta kaybetmiş, ailesine bir anda baba olmuş erkek olarak, oğlunuzla ilişkiniz nasıl?
- Babam gibi bir adamın oğlu olabildiğim için çok şanslıyım. Baba olmanın inceliklerini gördüm onda. Eminim daha fazla vakit geçirebilsek çok daha fazlasını öğretecekti, öğrenecektim ama bu kadarı bile oğlum konusunda en iyi yol göstericim. Oğlum Ali'yle ilişkimde en kıymet verdiğimiz şey sevgi. Olabildiğince koşulsuz sevgimi ve şefkatimi ona akıtmaya çalışıyorum. Sonrasında anlamak ve anlaşılmak. Bizim baba-oğul ilişkimizde en ağır taşlarımız bunlar.
- Oğlunuz Ali ile ilgili hangi sorumluluklar sizin üzerinizde?
- "Babalık" işte. Koşulsuz ve sınırsız sevgi duyduğunuz. Kime sorsanız farklı şeyler söyleyebilir belki ama olmazsa olmazların da olduğu bir sorumluluk bu. Ben bildiğimi düşündüğüm alanlarda destek olabiliyorum. Spor gibi, doğayla ilişkide olması gibi örneğin. Ama bunların dışında da oğlumla yaşamı deneyimlemekte iyi bir öğrenci olduğumu söyleyebilirim.
GÜNÜMÜZDEN FARKLI ÖZEL BİR ENERJİSİ VAR O ZAMANLARIN
- Bir Zamanlar Çukurova üç sezondur zirvede yer alıyor. Yeni sezonda da izleyicilerin büyük bir beklentisi var. Heyecanlı mısınız?
- Her yeni projede olduğu gibi heyecanlı ve inançlıyım. Seyircinin 3 sezondur aşina olduğu bir iş gibi görünse de hikayenin neye dönüşeceği önemli. Verdiğim karakterin buna etkisi beni heyecanlandırıyor.
- Dönem dizisiyle ekranlara dönüyorsunuz. Dönem dizilerini nasıl değerlendirirsiniz? Avantajlı yönleri nelerdir bir oyuncu için?
- Dönem işi çekiyorsanız hikayenin geçtiği zamana bütünüyle hakim olmak gerektiğini düşünüyorum. Her dönemin değerleri bambaşka. Bunu hikayeyle ve karakterle bütünleştirmek, en titiz olunması gereken kısım.
- 1970'lerin sonunda geçen bir hikaye. Siz kendinizi o döneme ait hissediyor musunuz? O zaman yaşamak ister miydiniz?
- 70'lerin sonu büyüklerimden çokça dinlediğim bir dönem. Eğer şu an o döneme dönmem gerekse bence hiç zorluk çekmem.
- Sizce o dönemin giyim tarzı ve kostümlerini nasıl?
- Bence erkekler de en az kadınlar kadar özenli ve şık. Tabii ki günümüzden uzak fakat özel bir enerjisi var o zamanların.
- Canlandıracağınız Hakan Gümüşoğlu kimdir?
- Hakan Gümüşoğlu karakterini izledikçe hep beraber tanıyacak ve bence çok seveceğiz. Sürprizlerle dolu bir karakter.
- Hakan'ın etkileyici yönü nedir sizce? İzleyenler Hakan'ı gördüklerinde ne hissedecek?
- Hepsi bir arada bir karakter. İzleyiciyi hem güldürüp, hem sevdirip, hem de takdirini toplayacak bir çok özelliği barındırıyor.
- Adana'da yapılıyor çekimler, nasıl karşıladı ekip sizi? Adana'da olmak nasıl bir durum?
- Ekip arkadaşlarım adına çok şanslıyım. Çekimlere başladığımız ilk günden beri evimden kilometrelerce uzak olmama rağmen kendimi evimdeymişim gibi hissediyorum. Onlarla çalıştığım için mutluyum. Adana'ya ise her geçen gün daha çok alışıyorum. İşim için buradayım. Bunu biliyorum ve keyfini çıkarmaya çalışıyorum.
YAŞAMIN SÜRPRİZLERİNE HAZIR OLDUĞUM BİR DÖNEM
- Kendiyle barışık biri misiniz? Bardağın dolu tarafını görenlerden misiniz?
- Bu konuda zaman zaman kendime haksızlık ettiğimi düşünüyorum. Söz konusu kendim olunca çok daha eleştirel ve acımasız olabiliyorum. Günün sonunda bardağın dolu tarafını görebiliyor olsam da geçen süre bazen çok uzayabiliyor.
- Şu an hangi döneminizdesiniz?
- 30'ların sonundayım artık. Yeterince tecrübe kazandığınızı düşündüğünüz ve yaşamın sürprizlerini nasıl karşılayacağınızı kestirebildiğiniz bir dönem bu. Kendinizle bir hayli yaşam deneyiminiz olmuş sonuçta. Daha olgun, daha net, bazen daha vurdumduymaz vs. Ama her ne ise neden ve ne zaman öyle olduğunuzu bildiğiniz bir dönem bu.
- Sizinle yaptığım röportajda "Evlenirsem hayranlarım azalır mı diye endişe ediyor musunuz," diye sormuştum, Sanmam hatta çoğalır bence demiştiniz. Çoğaldı mı?
- Beni desteklediklerini bildiğim insanların kıymeti tarifsiz benim için. İş hayatımın en etkili motivasyon kaynaklarından diyebiliriz hatta. Hiç tanımadığım, bilmediğim onca insan gibi görünse de aramızda tarifi zor bir bağ var onlarla. Bu yüzden evliliğim sonrası artacağını düşünmüştüm. Sonuçta gönülden sevdikleri birinin mutluluğu onları da mutlu edecektir.
- 35 yaştan sonra hayata daha farklı baktınız mı?
- Tabii ki.. Yalnız 35'ten sonra değil, her yaşın ardından farklı bakıyoruz bence hayata.
- Günlük rutinleriniz var mıdır? Spor, sağlık, yemek vs adına...
- Her sabah güne kahveyle başlamam aklıma ilk gelen. Günlük diyemeyiz belki ama sıklıkla yaptığım şeyler var. Yürüyüşlerimin, egzersizlerimin arasını pek açmam mesela.
ADANA'NIN HAVASINA DAHA ALIŞAMADIM
"Adana'nın havasına henüz alıştığımı söyleyemeyeceğim (gülüyor). Sezon olarak da en sıcak dönemlerinden birinde çalışmaya başladığımız için bizim için biraz zorlayıcı olabiliyor ama dediğim gibi her birimiz işimizi en iyisiyle yapmak için buradayız. Çok da önemli değil."