INDIE rock geleneği Britanya topraklarında bir yeşillenip bir kuruyor. 90'lar bu açıdan son derece bereketliydi. 2000'lere ise Blur ve Oasis'in sadece tortusu ve tabii ki birkaç dev isim kaldı. Son üç yıldır ise bir topluluk var ki bu geleneği son derece özgün bir biçimde yeniden diriltiyor: Arctic Monkeys. İlk günlerinde internet üzerinden paylaştığı parçalarla dikkat çekmişti Arctic Monkeys. Ama bu paylaşım öyle bir hale geldi ki -bugün artık onlarca örneğini gördüğümüz gibi- topluluk ilk albümünü çıkardığında artık 'internet rüyası'nın sembol ismi halini almıştı bile. Arctic Monkeys'in üçüncü ve son albümü
Humbug ise EMI etiketiyle geçen günlerde Türkiye'de de raflardaki yerini aldı. Topluluk son albümde de sound'undan taviz vermemiş.
My Propeller şarkısıyla enerjik bir giriş yapan albüm, sonrasında gelen albümün ilk single'ı
Criyng Lightning ve
Dangerous Animal'da da bu enerjiyi kaybetmiyor. 70'lerin ilk dönem heavy metal gruplarını hatırlatan
Potion Approaching, harika düzenlemelere sahip
Dance Little Liar ve
The Secret Door şarkıları da albümde dikkat çeken diğer çalışmalar.
TAZE MELODİLER
Güçlü gitar riff'leri, bas gitar ve davul bir yana vokalist Alex Turner'ın hakkını da teslim etmek gerekiyor. Turner sadece Arctic Monkeys'le değil, bu yılın başında The Last Shadow Puppets ismiyle kurduğu toplulukla da özelikle İngiltere'de popüler müziğin yeni ikonlarından biri halini aldı. Şarkıcı
Humbug'da da sesinden geleni ardına koymamış. Arctic Monkeys'in
Humbug albümü topluluğun fan'larını hayal kırıklığına uğratmayacak gibi görünüyor. 'Taze melodi'lerini Britanya'da 70'lerde yapılan bir takım heavy metal ve saykedelik rock öğeleriyle harmanlamayı başarmak, şüphesiz Arctic Monkeys'i günümüz popüler müzik dünyasında farklı bir yere koymamızı sağlıyor. Öykünmenin sınırını iyi bilen topluluk,
Humbug albümüyle hem yeni nesli üstündekileriyle beraber 70'lere götürüyor, hem de o dönem yapılan müziğe bugün artık, 'kayıp cennet yılları' gibi bakanları yan yana getirecek doğru damarı bulmayı yine başarıyor.