Şehitlere yürek yakan mektuplar
Üniformalı hainler tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde başı koparak şehit edilen eşi Cuma Dağ'a şöyle seslendi Rukiye Dağ:
Şu anda başsız şehidim sana veda ettiğim evimden, son buluştuğumuz yere bakarak yazıyorum bu satırları. Kanlarınızla bizlere bıraktığınız aydınlık bir sabahta karşımda oynayan emanetin Yavuz'una bakarak, kalbim yanarak yazıyorum sana özlemimi. Çok özledim gakkoşum seni...
O gece vatan deyip evladımızı bırakarak koştuk sokaklara, vatandı mesele memleketti, giderse ne din kalırdı ne iman ne namus ve de can. Sokaklara çıkıp haykırdık vatanımızı hainlere yar etmeyeceğimizi ama birbirimize evlada demek kısmet olmadı işte.
7 yaşındaki Ahmet Yavuz cenaze töreninde babasının tabutundan ayrılamamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra ziyaretine gittiği şehit çocuğuna Külliye'de maç sözü verdi.
HAKKINI HELAL ETTİN Mİ?
En çok üzüldüklerimden biri ne biliyor musun, senden helallik isteyememiş olmam. Bana hakkini helal ettin mi? Taramalar devam ederken o kan kusan sinsi helikopterden sana veda edişimin farkına vardın mı, sana seslenişimi duydun mu? Ya seni çok seviyorum, cennete kavuşalım deyişimi? Hissetin mi dileklerimi, sözlerimi, korku ve bedenimden güçlü olan cesaretimi?
Çok aramıştım seni orada, yerde yatan birine yaklaştım çoraplar sen, pantolon sen, bir başın yoktu ama ben senin parmaklarından bile tanırdım sevdiğim. Yüzün külliyeye yani bizi oradan tarayan katillerine dönüktü, seni sırt üstü devirmişler ciğerim. Kolların dirseklerden bükük, bir nefes borusu bir de gırtlak.
Seni teşhis etmek istedim ama izin vermediler, korkarsın dediler güldüm inan insan sol yanından korkar mı? İçimde kaldı biliyor musun, seni son kez görmek isterdim belki de sarılamadığım o gece adına dolu dolu sarılmak istedim ama olmadı. ...
Bir Cuma vardı cuma günü geldiği bu dünyadan cuma gecesi göçtü. Adı Cuma'ydı, Bülent'ti, Ahmet'ti, Demet'ti Zeynep'ti Ayşe'ydi, sevdaydı, vatana sevdalıydı.
Seni kalbim yanarak özlüyorum Cuma'm, bir yıldır oldu diyorlar ama sen bir asır yokmuş gibi geldin bana...