50 Altın Adam dan Başarının Şifreleri
Tokdemir, Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı Spor Yönetim Bilimleri'ndeki doktorasını 50 milli futbolcuyla yapılan görüşmelerden oluşan bir tezle bitirmiş. Tezin amacı, bu isimlerden psikolojinin spordaki katkısı üzerine bir ortak kanı oluşturmak olsa da, dönemin şartlarının da etkisiyle çıkan sonuç "Valla biz görmedik ama olsa faydalanırdık," olmuş. Tokdemir, hocalarının da cesaretlendirmesiyle Sporda ve Hayatta Başarının Sırları- 50 Altın Adamdan Başarının Şifreleri isimli bir kitap yazmış. Söyleşimiz sonrası evden çıkarken, adetten bana da bir adet hediye etti. "Hiç satmıyor, yalan yok," diye espri yapan Tokdemir'in çalışması, futbolseverler için en azından anekdotlar açısından eğlenceli. Milli futbolcuların hepsinin gizli ismi 'F' ile başlıyor ve gerek anlatım, gerekse olaylardan bazılarını çıkarabilirsiniz. Fatih Terim, Hasan Şaş, Hakan Şükür gibi isimlerden izin alan Tokdemir, bu kez gerçek isimlerle yeni bir kitap yazacak. Kitabın tanıtım mailindeki bu cümle, bence de özet niteliğinde: "Hiçbir zaman hiçbir şeyi toptan çok sevmeyeceksin, daha çok bağlanmayacaksın. Tek aşkın futbol olmazsa, başarı da o kadar uzak olur." Sporseverlerin kütüphanesinde olması gereken bu kitabı internetten bulabilirsiniz....
İlk müşterisi Sabri Sarıoğlu!
Ceren Tokdemir, Galatasaray Kongre üyesi ve "Milyon dolar da verseler başka bir takımda çalışmam," kafasında. Gerçi milli takımlardan tanıştığı diğer ekiplerdeki gençlere her zaman yardım ediyor. Tokdemir'e göre aileler artık spor için değil meslek olarak çocuklarını seçmelere getiriyor ve bu durum bazı sakatlıklara yol açıyor. Aileler böyle olunca eğitime de önem vermiyormuş. "120 gün okula gitmeyen çocuk var," diyor Tokdemir ve ekliyor: "Çocuklarının futbolcu olma potansiyelini görünce sadece ona odaklanıyorlar ve haliyle sorunlar çıkıyor."
Güzel bir anı: Tokdemir, 2002 yılında Florya'ya ayak bastığında Fatih Terim, dönemin genç yıldızı Sabri Sarıoğlu'nu PAF takımına yolluyor. Tokdemir, Sabri'yle terapi şeklinde değil ama bir tanışma seansı şeklinde bir görüşme yapıyor. Sabri affedilip, A Takım'a dönünce bir daha görüşmüyorlar ama teorik olarak ilk müşterisi.
Geleceğe not: "Galatasaray'da 2000 doğumlular çok yetenekli. UEFA Kupası'nı kazanan kadroya benzetiliyor. Onlarla çok ciddi çalışacağım, bütün metodları uygulayacağım."
Artistlik olsun diye değil !
Özellikle yüzücülerin yarışma önceleri büyük kulaklıklarla havuza gelmesinde genel kanı şuydu: "Lan artiste bak müzik dinlemenin sırası mı? Havan kime senin?" Bir de sırıkla yüksek atlamacı Yelena Isinbayeva'nın atlayışları öncesi havlu altına girmesi "İki poz verse ölür mü, suratını niye saklıyor" şeklinde yorumlanmıştı. Tokdemir duruma açıklık getiriyor: "Kulaklıklar zihinsel antrenman metodudur; motivasyon artırır ve dış uyaranlarla alakayı kesmesini sağlar. Aynı şekilde zihinsel imgeleme dediğimiz havluyla yüzünü kapama hali de, sporcunun zihin olarak kafasında o yarışı önceden sergilemesini sağlar."