Yaşlılık
Türkiye'de Batı Avrupa ülkelerinde ya da Japonya'da olduğu gibi temel tartışma konularından biri değil, ama çok yakında ister istemez olacak. Hükümet de bunun farkına varmış olmalı ki yaşlılar konusundaki çalışmalarına hız vermiş. Cumhuriyet tarihinde ilk kez yaşlılık konusu ve yaşlılar, genel müdürlük düzeyinde ele alınmış. 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı olarak kurulan bu birimin adı: Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Yaşlılık alanında özel olarak çalışan genel müdürlüğün başında, bu alandaki çalışmalarıyla tanınan Dr. Aylin Çiftçi var. Çiftçi, tıp fakültesi mezunu bir hekim, halk sağlığı uzmanı ve antropoloji alanında doktora yapmış uzman bir isim. Söze "2013'ün Yaşlı Hakları Yılı ilan edilmesini önerdik," diyerek başlıyor: "Nüfusumuz giderek yaşlanıyor. 2050'lere geldiğimizde 'yaşlı bir nüfus' olmaya doğru gidiyoruz. Bu gidişe şimdiden hazırlık yapmazsak bugün Avrupa'nın karşılaştığı sorunlarla karşılaşırız. Bu konuyu gündeme taşıdığımızda 'Acelemiz yok,' deniyor. Halbuki çok değil, 10 ya da 20 yıl sonra bu bizim çok önemli bir sorunumuz haline gelecek. Tedbirini almazsak çok büyük sıkıntılarla karşılaşabiliriz. 2007 yılında Devlet Planlama Teşkilatı bir rapor ve Yaşlanma Eylem Planı hazırladı. Biz de buna yönelik bir uygulama planı hazırladık."
EVDE DESTEK HİZMETİ
"Şu anda üzerinde en çok durduğumuz konu, toplumun yaşlı ve gençleriyle bir arada olabilmesi. Birinci önceliğimiz, kişiyi bulunduğu yer ve ortamda desteklemek. Araştırmalarımız da yaşlılarımızın çoğunun bir kurumda ya da yakınlarının yanında değil de kendi evinde kalmayı, bakılmayı tercih ettiğini ortaya koyuyor. Sağlık Bakanlığı'nın yürüttüğü bir evde bakım çalışması var ama orada sadece sağlık hizmeti sunuluyor. Bizim kastettiğimiz bakım, bundan çok daha geniş bir çerçevede. Yaşlılarımız huzurevinde ya da bakımevinde hangi hizmeti alıyorsa, onu evlerinde sunacağız. Bu, 'evde destek hizmeti' olarak adlandırdığımız bir çalışma... Sağlık Bakanlığı'yla detaylı toplantılar yaptık. Fark ettik ki evde sağlık hizmeti verilen kişilerin büyük bir kısmı evde destek hizmetine de ihtiyaç duyuyor. Bu hizmetleri bakanlık olarak bizim takviye etmemiz gerekiyor. Benzer şekilde, sağlık hizmeti alsın almasın, sadece destek hizmetine ihtiyacı olan yaşlılarımız var. 10 yaşlıdan biri evinde yalnız yaşıyor. Sobasının yakılması, evinin temizlenmesi gibi temel ihtiyaçları var. Şu anda 'evde destek hizmeti neleri kapsar, standartları nelerdir, kimler çalışacak, nasıl ücretlendirilecek' gibi konularda çalışıyoruz. Tabii ki geliri olmayan ya da düşük olan kişiler için ücretsiz olacak."
GÜNDÜZ BAKIM MERKEZLERİ
"Sadece gündüzleri hizmet veren Yaşlı Hizmet Merkezleri kurduk. Diyelim ki yaşlımızın birlikte kaldığı kişi ya da kişiler çalışıyor. Büyüklerini evde bırakıp gitmek istemiyorlar. Bu durumda akla huzurevi ya da çalışmayı bırakmak seçenekleri geliyor. Biz ikisini de istemiyor ve devreye giriyoruz. Yaşlı kişilerin gündüzlerini geçirmek üzere gidebilecekleri yerler oluşturmaya çalışıyoruz. Burada zaman geçirsin, sporunu yapsın, seminerleri izlesin, arkadaşlar edinsin, el sanatlarıyla uğraşsın, gezilere katılsın, kuaförlük ve vücut bakım hizmetlerinden yararlansın istiyoruz. Birlikte yaşadıkları kişiler de çalışma hayatlarına devam edebilsin. Şu an Türkiye'de bu merkezlerden yedi tane var ve bu yeterli değil. Bizim arzu ettiğimiz şey, her semtte olması. Bunun için tüm Türkiye çapında en az 2 bin 500 civarında gündüz bakım merkezine ihtiyacımız var. Bunun hepsini bizim bakanlık olarak açmamız kolay değil. Neticede bu yerinden yönetilmesi ve verilmesi gereken bir hizmet. Daha 'ağır' konular olduğu için gözden kaçtı ama bu hizmeti şu sıralar TBMM'de tartışılmakta olan yerel yönetimler kanunundaki düzenlemelere ekledik. Yaşlı hizmet merkezlerini belediyeler için zorunlu hale getirdik. Üstelik bunların belediyeler için zorunlu ve yararlananlar için ücretsiz olması şartı var."
HUZUREVİ DEĞİL HUZURLU EV
"Büyüklerimizi kendi evlerinde ya da yakınlarının yanında destekleyemiyorsak bile onlar için doğala en yakın ortamları hazırlamalıyız. Bu da huzurevi ya da bakımevi değil ev ortamıdır. Bu evin üstünde tabela olmasın, onu damgalamayalım. Herhangi bir apartmanın bir dairesi olsun. Yaşlılarımızın her biri için bir oda olsun. Bunun için 'ev modeli' geliştirdik ve pilot uygulamayı uygun bir hale getiriyoruz. Yaşlılarımız kendi ayakları üzerinde dursun, kendi işini görsün, üretmeye devam etsin istiyoruz. Ama şimdiki mantıkta yemeği önüne geliyor, temizliği yapılıyor, vs. Yapamayacak durumda olanlar neyse ama bütün yaşlılara böyle davranılıyor. Onlara adeta 'Sen hiçbir şey yapamazsın. Otur, biz senin için her şeyi yaparız,' diyoruz. Bu yaklaşım doğru değil. Aslında şunu dememiz lazım. 'Sen her şeyi yapabilirsin; biz Ev modelimiz bunu öneriyor. Bundan Orada kalacaklar. Yapabildikleri işleri
HUZUREVİ PROJESİ GETİRMEYİN!
"İnsanlar bize ellerinde huzurevi projeleriyle geliyor. bunu istemiyor. 'Alışveriş merkezine, ibadethaneye yakın olayım, gündüz çıkıp banka işlemlerimi kendim halledeyim,' diyor. Huzurevinde 100 kişi, 300 kişi bir arada yaşıyor. Herkes sağlıklı değil. Kimi yatağa bağlı, kimi Alzheimer, kimi akıl hastası... Birbirlerini gördükleri için etkileniyorlar. Biz artık belediye başkanlarının, milletvekillerinin, yatırım yapmak isteyen hayırseverlerin huzurevi açmak yerine sözünü ettiğimiz 'ev modeli' üzerinde yoğunlaşmasını istiyoruz."
GENÇLERİMİZ BU ALANA YÖNELSİN
"Evde kalamayacak durumda olan yaşlılarımız için ihtisaslaşmış kurumlar hazırlıyoruz. Yüzlerce değil, en çok 30 ya da 40 kişinin kaldığı yerler olacak. Sadece Alzheimer hastalarının ya da sadece yatağa bağlı hastaların olduğu kurumlar. Buralarda uzmanlaşmış personel hizmet verecek ve herkes için özel program uygulanacak. Merkezlerin mimarisi bile buna uygun açılması için çalışıyoruz. Şu an 'yaşlı bakım elemanı' yetiştiren sadece dört meslek yüksek okulu var. İlk mezunlarını bu yıl veriyorlar. Bütün mezunların işleri şimdiden hazır. Bundan sonra mezun olacakların da. Sosyal başlattık. Kurumsal bakım bu haliyle ithal ettiğimiz bir kurumdu. Bu projeyle kendi kültürümüze daha Bakanlığımıza bağlı huzurevleri şu anda neredeyse beş yıldızlı otel konforunda. Ama fiziki şartların iyi olması artık bizi tatmin etmiyor. Önemli olan insan memnuniyeti... İnsanlar sosyal hayata katılıp aktif olamazlarsa, bulundukları mekanlar onlar için birer altın kafese dönüşebilir. de sana destek oluruz. Birlikte yapalım.' sonra huzurevi değil, huzurlu ev sayımız artacak. Yaşlılarımız için evler açacağız. olacak. Yaşlılara yönelik her türlü hizmet için nitelikli personele ihtiyaç var. Psikolog, fizyoterapist ya da hemşire bulmak mümkün, ama mesela bir spor terapisti bulamıyorsunuz. Bu insanların yaşlanmayı geciktirici bir takım etkinlikler yapmaya ihtiyacı var. Türkiye'de henüz müzik terapisti, sanat terapisti branşları bile yok. Bunları yetiştirmemiz lazım. Mesleki Yeterlilik Kurumu'yla bu meslekleri tanımlama aşamasındayız. Kimler olacak, ne iş yapacak? Üniversitelerde buna yönelik hiç değilse sertifika programları hizmet uzmanı yetiştiren okullarımız var ama onların mezun sayısı da Türkiye'deki ihtiyacı karşılamaya yeterli değil. Gençlerimiz iş garantili bu alanlara yönelmeli."